Azerbaycan Savunma Bakanlığı, 19 Eylül 2023 tarihinde anayasal düzeni yeniden tesis etmek amacıyla Karabağ’da antiterör operasyonu başlattığını bildirmişti.[1] Yaklaşık 24 saat süren operasyon neticesinde Karabağ’daki yasadışı Ermeni güçler silah bıraktı. Hemen hemen her savaştan sonra liderlerde ortaya çıkan, hezimetin sorumluluğunu birine ya da bir kuruma yükleme ihtiyacı Ermenistan’ın mağlubiyetinin ardından da gündeme geldi.

Söz konusu durum İkinci Karabağ Savaşı sonrasında da yaşanmıştı. Batı ile yakın ilişkiler kurma gayretinde olan Paşinyan, Ermenistan’ın İkinci Karabağ Savaşı’ndaki yenilgisi ile ilgili olarak;  Ermenistan’ın güvenlik açısından Rusya’ya bağlı olduğunu ve bunun stratejik bir hata olduğunu belirtmişti.[2] Antiterör operasyonunu başladığında ise Rusya’nın desteğine ihtiyaç duyan Ermenistan Dışişleri Bakanlığı, Paşinyan’ın İkinci Karabağ Savaşı sonrası yaptığı açıklamayı yok sayarak operasyonu durdurmaktan Rus barış güçlerinin sorumlu olduğunu belirten bir açıklama yapmıştır.

Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitri Medvedev, Ermenistan Dış İşleri Bakanlığı’nın yukarıda bahsedilen açıklamasının ardından 20 Eylül 2023 tarihinde Telegram uygulaması üzerinden aşağıdaki açıklamayı yayınlamıştır:

 “Bir gün kardeş ülkeden bir meslektaşım bana şöyle dedi: Ben sana yabancıyım, beni kabul etmiyorsun. Ben de gerekeni söyledim: Biyografiye göre değil, eylemlere göre yargılayacağız. Sonra savaşı kaybetti ama tuhaf bir şekilde yerinde kaldı. Daha sonra yenilgisinden dolayı Rusya'yı suçlamaya karar verdi. Daha sonra ülkesinin topraklarının bir kısmından vazgeçti. Sonra NATO ile flört etmeye karar verdi. Bakalım onu ​​nasıl bir kader bekliyor…”.[3]

Yukarıdaki açıklamada görüldüğü üzere gerek Medvedev’in gerek Paşinyan’ın açıklamalarından, Ermenistan’ın mağlubiyetinin suçunun taraflarca birbirine atıldığı görülmektedir. Bununla birlikte Medvedev NATO ile iyi ilişkiler kurmak gayretinde olan Ermenistan’ın, Rusya tarafından desteklenmeyeceğinin sinyalini vermiştir. Medvedev’in açıklamalarında dikkat çeken bir diğer konu ise Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı’nın üstü kapalı şekilde bir devlet başkanını tehdit etmesidir. Söz konusu durum daha önce de Paşinyan’ın, Amerika Ermeni Ulusal Komitesi Vaşington yöneticisi Aram Suren Hamparyan tarafından tehdit edilmesi ile yaşanmıştı. Daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi Hamparyan, Paşinyan’ın korumalarının milli duygularını manipüle ederek Paşinyan’a suikast çağrısında bulunmuştu. [4]

İki farklı devlete ve görüşe mensup olan Hamparyan ve Medvedev’in söz konusu Paşinyan olduğunda ortak noktada buluşmaları dikkat çekicidir. Bireylerin kaygılı ve çaresiz hissettikleri durumlarda mantık dışı etmenlerin etkisine girdikleri ve zaman zaman saldırgan davranışlar sergiledikleri bilinmektedir. Söz konusu kişilerin demokratik yollarla seçilmiş olan bir devlet başkanını tehdit edebilecek kadar ileriye gitmiş olmaları çaresizliklerinin ve kaygılarının en somut göstergesidir, ancak adıgeçenlerin statüleri göz önünde bulundurulduğunda kaygı ve çaresizlikle hareket etmeleri sadece tehdit ettikleri kişiler için değil tüm dünya için güvenlik endişesi doğurmaktadır.

*Fotoraf:  Wikipedia - https://tr.wikipedia.org/wiki/Dmitri_Medvedev