PAPA'NIN DİKKATSİZLİĞİ
Yorum No : 2015 / 54
28.04.2015
4 dk okuma

Papa Fransuva’nın 12 Nisan 2015 tarihinde Vatikan’da yönettiği 1915 olaylarının 100. yılını anma ayininde, 1915 olaylarını “genelde 20. yüzyılın ilk soykırımı olarak anılan” diye nitelemesi gündemde önemli yer tutmuştur. Papa’nın kullandığı ifadeler, Ermenistan’da ve diasporada büyük sevinçle karşılanırken, Türkiye büyük tepki göstermiştir. Ayrıca, Papa’nın ifadeleri çeşitli ülkelerde tartışmalara da neden olmuştur.[1]

Öte yandan, Papa’nın bu ifadeleri üzerine 1915 olaylarının ‘20. yüzyılın ilk soykırımı’ olmadığına dair bir görüş ortaya atılmıştır. Bu görüşe göre, 1884-1919 yılları arasında Almanya'nın sömürgesi durumundaki Güneybatı Afrika'da (günümüzde Namibya), Alman sömürgeciler tarafından Herero ve Nama halklarına yönelik katliamlar, 20. yüzyılın ilk soykırımıdır.

1904-1908 yılları arasında, bugünkü Namibya topraklarında, Alman sömürge idaresine isyan eden bu iki halk, Alman sömürgeciler tarafından katledilmişler, daha sonra birçok insan toplama kamplarında birçok kötü muameleye maruz kalmıştır. 1985 Birleşmiş Milletler Whitaker Raporuna göre bu eylemler sonucu Herero halkının %80’i ve Nama halkının %50’si yok edilmiş ve göre toplamda 75.000 kişi katledilmiştir.

Papa Fransuva’nın Herero ve Nama halklarına karşı uygulanan katliamları göz ardı etmesi çeşitli tepkilere yol açmıştır. İngiliz The Guardian gazetesinde bir makale yayınlayan Nijerya asıllı İngiliz tarihçi David Olusoga, Herero ve Nama katliamlarının 20. yüzyılın ilk soykırımı olduğu iddiasında bulunmuştur. [2]  Bu halkların yok edilmesine yönelik Alman komutan Lothar von Trotha’nın emri olduğunu belirten Olusoga, birçok insanın da toplama kamplarında işkencelere maruz kaldığını, çeşitli deneylere tabi tutulduğunu ve öldürüldüğünü vurgulamıştır. Bunun, Afrika ve hatta Almanya da kabul edildiğine işaret etmiş ve 2004 yılında Alman hükümetinin özür dilediğini aktarmıştır.[3] Olusoga, ayrıca, Afrikalıların bu konulardaki hassasiyetlerine değinmiş ve Papa’yı bu katliamlardan bahsetmemesini eleştirmiştir.

Çeşitli Alman gazetelerinde de yapılan yorumlarda, genelde Papa’nın ‘Ermeni soykırımı’na ilişkin ifadeleri genellikle olumlu karşılanırken, Avrupalı sömürgeci devletlerin 20. yüzyılda işledikleri katliamlara dikkat çekilmiş, Herero ve Nama katliamlarının geçtiğimiz yüzyılın ilk soykırımı olduğu belirtilmiştir.[4]

Yukarıda özetlenen bu fikrin dile getirilmesi, Papa’nın açıklamalarının bir başka boyutunu da gözler önüne sermektedir.

Papa’nın 1915 olaylarını, hukuki ve tarihsel olarak kanıtlanamadığı halde, bir biçimde soykırım olarak nitelemesinin yanında, 20. yüzyılın en büyük katliamlarından biri olan Herero ve Nama katliamını atlaması, bu konular hakkında konuşmaya pek de yetkin olmadığını göstermesi bakımından önemlidir. 20. Yüzyılın ilk büyük ‘soykırımı’ olduğuna dikkat çekilen Herero ve Nama katliamının Papa tarafından göz ardı edilmemesi ve katliamlara maruz kalmış bu Afrikalı halklara gerekli duyarlılığı göstermesi gerekirdi. Bu durum, Papa’nın Ermeni söylemine ne derecede kapıldığını göstermesi bakımından da önemlidir.

Birinci Dünya Savaşı ve öncesinde Müslümanların çektiği acılara ve Herero ve Nama katliamlarına hiç değinilmemesi, uluslararası mahkemelerce soykırım oldukları kabul edilen Bosna ve Ruanda’daki soykırımlarından ‘toplu kıyım’ olarak bahsedilmesi, 1915 olaylarının ise uluslararası mahkeme kararı olmadan ‘soykırım’ olarak nitelendirilmesi, Papa’nın konuşmasındaki birçok çelişkiyi ortaya çıkarmaktadır.

Bu durum, dini ve kurumsal tanımı itibariyle hakkaniyetin, sağduyunun ve gerçeklerin yanında olması gereken Vatikan’ın saygınlığına maalesef gölge düşürmektedir. Çok önemli bir makamda bulunan Papa Fransuva’nın böyle hassas konularda çok daha dikkatli olması gerekirdi.

 


[3] 2004 yılında dönemin Almanya Kalkınma Bakanı Heidemarie Wieczorek-Zeul, Herero ve Nama katliamlarının soykırım olduğunu kabul etmiş ve Alman hükümeti adına özür dilemiştir.  Ancak Alman hükümeti tazminat ödemeyi reddetmiştir. http://www.theguardian.com/world/2004/aug/16/germany.andrewmeldrum (son erişim 24.04.2015).

 


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten