FRANSA HEM SICAK HEM SOĞUK ÜFLÜYOR
Yorum No : 2011 / 31
20.11.2011
4 dk okuma

“Hem sıcak hem soğuk üflemek” çok kullanılan bir Fransız deyimidir. Fikir değiştirmek veya bir konuda birbirinin zıttı iki fikri aynı zamanda savunmak anlamına gelir. Fransa’nın Ermeni Sorunu’ndaki tutumu bu deyime uygun bir gelişme göstermektedir. Türk-Ermenistan anlaşmazlığının en temel öğesi soykırım iddialarıdır. Bu iddiaları reddedenlerin cezalandırılmasına ilişkin bir kanun tasarısı bu yıl Mayıs ayında Fransız Senatosu tarafından, Anayasa’ya aykırı olduğu belirtilerek reddedilince Fransa Ermenileri, söz konusu tasarının kabulü için çaba göstermeyen Başkan Sarkozy’ye karşı cephe almışlardı. Başkan buna başta pek önem vermemiş ancak ara seçimlerde Sosyalistler Senato’da çoğunluğu ele geçirince ve ardından da Ermeni görüşlerini benimsemesiyle bilinen François Hollande Sosyalist Partisi’nin cumhurbaşkanı adayı olunca hemen tutum değiştirmiş ve Ermenistan’a geçen ay yaptığı ziyarette sempatik görünmek için mümkün olan her şeyi yapmış, ayrıca söz konusu kanun tasarısının kabulü için çaba göstereceğini de söylemişti. Kısaca Başkan Sarkozy aniden fikir değiştirerek Türkiye’ye karşı “soğuk üflemeye” başlamıştı. Ne var ki iki buçuk milyonluk Ermenistan ve yaklaşık üç yüz bin Fransız Ermeni seçmeni uğruna Türkiye çapında ve gücünde bir ülkeyle ciddi bir anlaşmazlık içine girmek siyasi gerçekçilik ile bağdaşmadığından bu durumu olanaklar ölçüsünde değiştirebilmek, diğer bir deyimle Türkiye’ye karşı biraz “sıcak üflemek” görevi Dışişleri Bakanı Alain Juppé’ye düşmüştür. Fransa’nın, Almanya ile birlikte Türkiye’nin AB üyeliğine en fazla engel çıkartan ülke olmasına karşın Juppé, Avrupa Birliği iç reformlarını tamamladıktan sonra Birliğin genişletilmesi konusunda ilerleme kaydedilebileceğini, diğer bir deyimle Türkiye’nin üyeliğinin ele alınabileceğini belirterek ve müzakerelerde yeni üç faslın açılmasına taraftar olduklarını da belirterek Türkiye’nin AB üyeliği konusunda, kesin olmayan bazı ümitler vermiştir. Türkiye ile Fransa arasında ikinci önemli anlaşmazlık olan Ermeni Sorunu’nda ise Türkiye’nin “Tarihçiler Komisyonu” önerisini benimsediğini, elbette bu Komisyon’un Ermenistan’ı da içermesi gerektiğini ve bu konudaki toplantıların Paris’te yapılabileceğini söylemiştir. Ancak, ihtiyatı elden bırakmayarak, bu konuyu Başkan Sarkozy’e sunacağını da ifade etmiştir. Kısaca Juppé, yukarıda değindiğimiz gibi, Türkiye’ye karşı “sıcak üfleyerek” Türkiye’nin Fransa’ya karşı olan tutumunda bir yumuşama sağlamaya çalışmıştır. Ancak yakından bakıldığında Fransız Dışişleri Bakanı’nın ne Avrupa Birliği konusunda ne de Ermeni Sorunu’nda Fransa’nın tutumunda köklü bir değişiklik anlamına gelebilecek bir beyanda bulunmadığı görülmektedir. Tahmin edileceği gibi Juppé’nin sözlerine karşı Ermeni çevrelerinin tepkisi sert olmuştur. Fransa’daki Ermeni basını “Fransa’nın patronu kim? Sarkozy mi Juppé mi?” olduğunu sorgularken Ermenistan’da hükümet koalisyonunun büyük ortağı Cumhuriyetçi Parti’nin Sözcüsü Eduard Şarmazanov soykırım konusunu hiçbir zaman tartışılmayacağı hakkında bilinen Ermeni görüşlerini tekrarladıktan ve bu konunun tarihi değil siyasi olduğunu, o nedenle de siyasi bir çözüm gerektirdiğini ifadeyle soykırım iddiaları aracılığıyla Ermenistan’ın Türkiye’den malların iadesi, tazminat alınması ve diğer taleplerini gerçekleştirmeyi amaçladığını imâ etmiştir. Henüz Ermenistan hükümet çevrelerinden bir tepki gelmemiş olmakla beraber Ermenistan’ın yakın ilişkiler içinde olduğu Fransa’yı bu konu nedeniyle rencide edebilecek bir tutum alması beklenmemelidir. Buna karşın Ermenistan’ın, 1990 tarihli Bağımsızlık Bildirgesi’ne ve Türkiye-Ermenistan Protokolleri hakkındaki 12 Ocak 2010 tarihli Anayasa Mahkemesi kararına dayanarak, “soykırım gerçeğinin tartışılamayacağını” tekrar ileri sürüp, tarihçiler komisyonu önerisini, şimdiye kadar olduğu gibi, kabul etmemesi olasılıdır.


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten