Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesine yönelik yürütülen süreç kapsamında, Türkiye’nin özel temsilcisi Büyükelçi Serdar Kılıç ile Ermenistan’ın özel temsilcisi ve Parlamento Başkan Yardımcısı  Ruben Rubinyan, 12 Eylül 2025 tarihinde Erivan’da gerçekleştirilen altıncı görüşmede bir araya gelmiştir.[1] Söz konusu temas, iki ülke arasındaki diplomatik diyaloğun kesintisiz biçimde sürdürülmesi bakımından dikkat çekici olduğu kadar, sürecin hem sembolik hem de teknik boyutlarının pekiştirildiğini ortaya koymaktadır.

2021 yılında iki ülkenin ilişkilerinin normalleşmesi amacıyla başlatılan süreç, taraflar arasında doğrudan diyalogun yeniden kurulması açısından önemli bir adım olmuştur. Bu amaçla gerçekleşen ilk temaslarda karşılıklı güvenin sağlanması ve teknik konulara odaklanılırken, ilerleyen görüşmelerde sınır geçişleri, ulaşım hatları ve ekonomik iş birliği gibi somut adımlar gündeme gelmiştir.

12 Eylül’de yapılan görüşmede de özel temsilciler önceki toplantılarla varılan mutabakatlarını teyit etmişler ve sınır geçişlerine ilişkin uzlaşmanın hızlandırılması konusunda anlaşmışlardır. Teknik işbirliği kapsamında Kars‑Gümrü demiryolu hattı ile elektrik enterkonektörünün rehabilitasyonu konusunda gerekli çalışmaların yürütülmesine karar vermişlerdir.  Ani Köprüsü’nün restorasyonu, akademik değişim gibi konuları ele almışlardır.  Hava yolu taşımacılığı ve uçuş sayılarının artırılması konusunda da mutabakat sağlanması yönünde karar verilmiştir.[2] Sürecin ön koşulsuz biçimde sürdürülmesine yönelik tarafların kararlılıklarını yinelemeleri ve görüşmelerin Ankara’dan sonra Erivan’da yapılması, taraflar arasında diplomatik eşitliğe verilen önemin altını çizmektedir.

Ermenistan Dışişleri Bakanlığı’nda Kılıç-Rubinyan görüşmesi normalleşme sürecine dair yapıcı bir atmosferde devam ederken, Ermeni Devrimci Federasyonu (EDF) üyelerinin hükümet binası yakınında protesto gösterisi düzenlemeleri ise dikkat çekici bir diğer husus olmuştur.[3] Göstericilerin aşırı ve radikal geçmişi tescilli küçük bir gruptan oluşmuş olması sürecin halk nezdinde benimsenmemiş olmasının bir göstergesi olmuştur.

Sonuç olarak görüşmelerin istikrarlı bir şekilde ilerliyor olması ve somut gelişmelere kapı aralaması memnuniyet vericidir. Tarafların süreci ön koşulsuz biçimde yürütme iradesini korumaları, bölgesel barış ve iş birliği açısından olumlu bir zeminin varlığını sürdürdüğünü göstermektedir.