SARKOZY ERMENİSTAN’DA II
Yorum No : 2011 / 29
12.10.2011
6 dk okuma

Sarkisyan’ın Fransa’yı ziyaretinden yaklaşık bir hafta sonra, 6-7 Ekim 2011 tarihlerinde Başkan Sarkozy Ermenistan’a resmi bir ziyarette bulunmuştur. Burada dikkati çeken hususu, hemen hiç görülmemiş bir şekilde iki ziyaret arasında çok az zaman olmasıdır. Bu da Sarkozy’nin acelesi olduğunu, diğer bir deyimle bir an önce yeni Ermeni politikasını uygulamaya koymak istediğini göstermektedir. Sarkozy’nin bu ziyaret sırasında yaptığı konuşmalarda, Fransa ve Ermenistan’ın tarihten gelen dostluğu başta olmak üzere, birçok konuya değinmiştir. Biz sadece Ermeni sorununa ve bu konuda Türkiye’den beklentilerine ilişkin sözleri üzerinde duracağız. Bunları şu şekilde özetleyebiliriz. İlk olarak Sarkozy, Ermenilerin bir soykırımına uğradığına inanmaktadır. Soykırımın inkârını ve özellikle kolektif inkârını, (Türkiye’yi kastetmektedir) vahim olarak nitelendirmektedir. Bunun dışında Sarkozy Ermeni soykırımı savının Türkiye tarafından kabulü üzerinde durmuştur. Her ülkenin geçmişine bakması ve işlediği suçlarla yüzleşmesi, tarihinin karanlık sayfalarını kabul etmesi gerektiğini, böyle yapıldığı takdirde bunun kendisini küçülmeyeceğini aksine onurlandıracağını ve büyüklüğünü göstereceğini, ayrıca ileriye doğru büyük bir adım ve barışma için bir jest olacağını, çekilen ızdıraplar kabul edilmeden barışma olamayacağını, Fransa ve Almanya’nın bunu yaptığını, büyük bir ülke olan Türkiye’nin de yapması gerektiğini söylemiştir. Üçüncü ve en önemli nokta ise Türkiye açıkça veya zımnen Ermeni soykırımını inkâr etmeye devam ederse Fransa’nın inkârı cezalandırma mevzuatını değiştirebileceğini ( yani “inkâr tasarısı”nın Senato’da kabul edilebileceğini) aksine Türkiye soykırımı tanımak gibi bir jestte bulunursa mevzuatta değişiklik yapılmayacağını ifade etmiştir. Ancak bununla da kalmamış, Fransa’nın bu konudaki tepkisinin (kararının), Türk devlet adamlarının ne söyleyeceğine bağlı olarak, oldukça kısa bir zamanda ortaya koyacağını, bu zamanın kendi görev süresini içinde olmasını gerektiğini belirtmiştir. Kısaca, Fransız Cumhurbaşkanı Türkiye’den Ermeni soykırım iddialarını tanımasını istemiş, tanımadığı takdirde “inkâr tasarısı”nın kanunlaşacağını ifade etmiş ve soykırımı tanıması için Türkiye’ye kendi görev süresinin bitimi olan Nisan ayına kadar süre vermiştir. Önce şimdiye kadar hiçbir yabancı devlet başkanının Türkiye’den Ermeni soykırım iddialarını tanımasını bu derece açıklıkla istemediğini ve özellikle kimsenin Türkiye’ye süre vermediğini belirtmemiz gerekmektedir. Bu açıdan Sarkozy’nin davranışı en azından, iki müttefik arasında olması gereken ilişkilere uygun değildir. Ancak Fransız Cumhurbaşkanı’nın böyle bir endişesi olmadığı ve başlıca amacının kendi ülkesi ile Ermenistan kamuoyunu etkilemek olduğu görülmektedir. Nitekim her iki ülke basınında Sarkozy’nin Türkiye’den soykırımı tanımasını istediğini ve bunun için bir süre verdiğine dair yazılar görülmüştür. Beklendiği gibi Türkiye’nin Fransız Cumhurbaşkanı’nın sözlerine tepkisi sert olmuştur. Dışişleri Bakanlığı bu konuda yayımladığı bir açıklamada bu beyanların hayret ve esefle karşılandığı, Türkiye ve Ermenistan arasındaki anlaşmazlığın Fransız iç siyasetine alet edindiği, insani ve ahlaki boyutları önemli olan bir konunun bu kadar özensiz ve tutarsız ele alınmasının talihsiz olduğu gibi hususlar belirtilmiş, Türkiye’nin Ermenistan ile olan ilişkilerin nasıl iyileştirileceğine, 1915 olaylarına ilişkin ihtilafın nasıl giderilebileceğine ve nasıl adil hafızaya varılabileceğine dair yaklaşımını süreceğini ve Fransa’dan da bu sürece olumlu katkı yapmasının, Türkiye-Fransa ilişkilerinin yara almamasına itina göstermesinin ve Türk halkı ile Fransa’da yaşayan Türk toplumunu rencide etmekten kaçınan sorumlu bir yaklaşım ve söylem benimsemesinin beklendiği bildirilmiştir Bu arada konuşmaları sırasında Ermenilere aşırı derecede iltifat eden Sarkozy’nin, Türk halkını ve Fransa’daki Türkleri dikkate almak gibi bir kaygısının bulunmadığını da belirtelim. Dışişleri Bakanı Davutoğlu da bu tür açıklamaların bir siyasi oportünizm olduğunu, Avrupa’da seçim ortamında bunların görüldüğünü ve bazı aksamalara rağmen Türkiye ile Ermenistan arasında sürmekte olan süreci olumsuz etkileyebileceğini, Türkiye’nin tarihi ile yüzleşmesinde bir sorun bulunmadığını ancak esas kendi tarihleriyle yüzleşemeyecek olanların, sömürgecilikleri nedeniyle hükmettikleri toplumlarla hiç kaynaşmayan, onları alt sınıf, uşak olarak gören zihniyetlerin kendi tarihleriyle yüzleşmesi gerektiğini, sömürgeci geçmişe sahip olanların Türkiye’ye tarihle yüzleşme konusunda ders vermeye hakları olmadığını ifade etmiş, Türkiye’ye tarihi ile yüzleşmesini tavsiye edenlerin önce aynaya bakmasını gerektiğini söylemiştir. Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Eğemen Bağış ise Sarkozy’nin tarihçileri rolüne soyunacağına ülkesinin içine girmiş olduğu ekonomik girdaptan nasıl kurtaracağına kafa yormasının, AB’nin geleceği için projeler üretmesinin daha anlamlı olacağını ifade etmiş ve bu durumu yaklaşan seçimlerin istismarı olarak değerlendirmiştir. Başbakan Erdoğan ise partisinin Meclis Grubu’nda yaptığı bir konuşmada,Fransız Cumhurbaşkanı’nın Türkiye’ye tavsiyede bulunduğunu, oysa Sarkozy’nin ilk önce kendisine tavsiyede bulunması gerektiğini, her ülkede başka şekilde konuştuğunu, böyle bir siyasi liderlik olamayacağını, siyasetin her şeyden önce dürüstlük istediğini söyledikten sonra Türkiye’nin kolay yutulacak bir lokma olmadığını söylemiştir. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de Sorkozy’î eleştirmiş ve adı geçenin bir soykırım örneği görmek istiyorsa kendi ülkesinin geçmişine bakması gerektiğini , orada Cezayir de yapılan mezalimlerin ve Kuzey Afrika’daki açık veya örtülü kıyımların izlerini görebileceğini söylemiştir. Türkiye’den gelen bu tepkiler de gerek Fransa gerek Ermenistan basınında yer bulmuş ve Türkiye’nin, Sarkozy’nin soykırımın tanınması talebini dikkate almaya hiç niyeti olmadığını açıkça göstermiştir. Yarın devam edeceğiz.


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten