DAĞLIK KARABAĞ VE KIRIM: ÇİFTE STANDARTLARIN BİR KARŞILAŞTIRMASI
Yorum No : 2014 / 48
31.03.2014
6 dk okuma

Kırım’da hızlı bir şekilde gelişen olaylar zinciri dünya kamuoyunda ve uluslararası ilişkilerde zıtlaştırıcı bir etki yaratmıştır. Kırım meselesiyle ilgili tartışma temel olarak bir yanda Rusya’nın, diğer yanda ise Avrupa Birliği (AB) ve Amerika olduğu iki taraf arasında devam etmektedir.

Tartışmanın bir tarafında Rusya vardır: Ukrayna’daki geçici hükümetin gayrimeşru olduğunu öne sürmekte ve Ukrayna’da tekrar anayasal düzenin sağlanması için çağrılarda bulunmaktadır. Özerk Kırım Cumhuriyeti’nin Ukrayna’dan ayrılmasını ise, Ukrayna’daki siyasi gelişmelere karşı doğal bir tepki olarak görmektedir. Bununla bağlantılı olarak, Rusya’ya göre Kırım’ın Ukrayna’dan kopuşu hem yasaldır, hem de meşrudur. Bu sebepten dolayı Rusya için, bahsi geçen özerk cumhuriyetin Rusya’nın parçası olmak yönündeki referandumunu kabul etmesi herhangi bir sorun teşkil etmemiştir.

Diğer tarafta ise AB ve Amerika vardır: ikisi de Kırım’ın Ukrayna’dan ayrılmış olmasına hararetli bir şekilde karşı çıkmaktadırlar. Ukrayna’nın devrik başkanı Viktor Yanukovych’i toplu gösteriler sayesinde görevinden alınmış yozlaşmış bir siyasetçi olarak görmektedirler. Bu sebepten dolayı ise Ukrayna’daki geçici hükümeti meşru olduğunu ileri sürmektedirler. Bu gerekçelerden yola çıkarak AB ve Amerika, Rusya’nın Kırım’a olan askeri müdahalesini ve Kırım’ın Ukrayna’dan ayrılışını hem Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün hem de uluslararası hukukun bir ihlali olarak görmektedir. AB’nin ve Amerika’nın bu konudaki görüşleri o kadar sabittir ki Rusya’ya ve Kırım’ın Ukrayna’dan ayrılmasıyla bağlantılı olan kişilere karşı bazı yaptırımlar uygulamaktan çekinmemişlerdir.

Kırım, devam etmekte olan, detayları bulanık olan ve hakkında uluslararası kamuoyunda görüş birliği olmayan bir meseledir. Ancak aynı şeyler Kırım meselesi ile benzerlikleri olan Dağlık Karabağ sorunu için söylenemez.  Kırım’la ilgili olan gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda, Dağlık Karabağ sorunu dış politikası ilkelerinin ne kadar tutarsız bir şekilde uygulamaya konulabileceğini gözler önüne sermektedir.

Dağlık Karabağ, Sovyetler Birliği dağılmadan önce Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne bağlı özerk bir eyaletti (oblast). O dönemde eyaletin nüfusunun çoğunluğu etnik Ermeniyken, etnik Azeriler ise oldukça büyük bir azınlığı oluşturuyordu. 1988 yılında Ermenistan Dağlık Karabağ’ın kendisine bağlanmasını talep etti ve kısa bir süre içerisinde bölgede etnik temelli çatışmalar çıkmaya başladı. Rusya kökenli silahları ve Ermenistan’ın verdiği desteği arkalarına alarak, bölgedeki etnik Ermeniler bir süre sonra Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan’dan ayrıldığını ilan ettiler. Bu gelişmeden sonra anlaşamayan taraflar arasında çıkan yoğun çatışmalar sırasında en çok etnik Azeriler mağdur olmuştur. Bir milyondan fazlası yerlerinden edilmiş, göçe zorlanmış ve katliama maruz kalmıştır. 1994 yılında ateşkes ilan edildi ve Dağlık Karabağ ile birlikte bölge çevresindeki Azerbaycan’a ait bazı belediyeler işgal edilmiş topraklar haline geldi. Ermenistan’ın ve bağımsızlık iddiasında bulunan Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’nin saldırgan tutumları için herhangi bir yasal dayanağı veya geçerli bir gerekçesi yoktu. Bu gerçek, Birleşmiş Milletlerin Güvenlik Konseyi’nin Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü tekrar tekrar belirtmiş olmasından anlaşılabilmektedir. Bağımsızlık iddiasında bulunan Dağlık Karabağ Cumhuriyeti (DKC) hiçbir devlet (Ermenistan dâhil) veya hiçbir uluslararası örgüt tarafından tanınmamaktadır. Dağlık Karabağ sorununa barışçıl bir çözüm getirmekle görevlendirilmiş olan AGİT Misnk Grubu’nun eşbaşkanları olarak Rusya, Fransa ve Amerika; yaptıkları açıklamalarla olanları Azerbaycan topraklarına yapılan bir Ermeni işgali olarak yorumladıklarını ve Dağlık Karabağ’ı bağımsız bir devlet olarak tanımadıklarını ortaya koymuşlardır. Ancak buna rağmen bugüne kadar işgalin sona erdirilmesi yönünde hiçbir adım atılmamıştır ve sorumlulara karşı hiçbir yaptırım uygulanmamıştır.

Böylece Kırım’daki gelişmeler, Dağlık Karabağ sorunu konusundaki tutumları yüzünden Minsk Grubu eşbaşkanlarının üçünü de bir hayli garip duruma sokmaktadır. AB’nin ve Amerika’nın Kırım meselesi konusunda bu kadar sert tepki verirken, bu zamana kadar “donmuş” Dağlık Karabağ sorunu hakkında aynı tepkiyi göstermemiş olması diplomasideki, dış politikadaki ve uluslararası hukukun yorumlanmasındaki çifte standartları gözler önüne sermektedir. Dağlık Karabağ sorununda saldırgan taraf olduğu belli olmasına rağmen, ve (Güvenlik Konseyi’nin Azerbaycan’ın toprak bütünlüğüne yaptığı vurguya karşın) Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü ihlal etmesine ve kimsenin tanımadığı DKC’ya bu zamana kadar tam destek vermesine rağmen; Ermenistan hiçbir zaman için Rusya’nın şu anda karşılaştığı yaptırımlarla karşılaşmamıştır. AB ve Amerika neden Rusya gibi büyük bir ekonomik ve askeri gücü cezalandırmaya bu kadar göze alırken, Ermenistan gibi marjinal bir ülkeyi cezalandırmak istememektedir? Görünüşe bakılacak olursa kimse bu soruyu sormamaktadır. Hatta Rusya, Amerika ve Fransa, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü belirterek Ermeni kuvvetlerinin derhal işgal ettikleri topraklardan geri çekilmesini isteyen bağlayıcı olmayan bir BM kararına karşı çıkmışlardır. Buna ilaveten bazı Amerikalı ve Fransız siyasetçilerin davranışları, AB’nin ve Amerika’nın Dağlık Karabağ sorununa barışçıl bir çözüm bulma çabalarına zarar vermektedir. Bu siyasetçiler, sırf Ermeni diasporasının siyasi ve mali desteğini kazanmak için diasporasının hedeflerini (DKC için uluslararası tanınmanın elde edilmesi) sorgusuz sualsiz desteklemektedirler.

Dünya güçlerinin Dağlık Karabağ’ın işgali ve toprak bütünlüğü sorunu ile ilgili olan bu tutarsız davranışı uluslararası toplumun pek dikkatini çekmemiştir. Kırım meselesi konusunda iyicene kutuplaşmış ve taraflı haberler ve yorumlar devam ederken, bu meseleye benzer olan ve yirmi seneden fazladır çözümsüz bir şekilde devam eden bir sorun Kırım’daki olaylar sebebiyle tekrar arka plana itilmiştir.


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten