ALMANYA’NIN GAZZE MESELESİNDEKİ ÇELİŞKİLİ TUTUMU
Yorum No : 2024 / 19
26.04.2024
9 dk okuma

Geçtiğimiz günlerde Nikaragua, Uluslararası Adalet Divanında Almanya aleyhine “soykırıma politik, ekonomik ve askeri destek” sağladığı gerekçesiyle bir başvuruda bulundu ve davanın ilk tedbir duruşması da Divanda görüldü. Duruşmanın evvelinde Uluslararası Adalet Divanı önünde Filistin lehine yapılan protestolar, konunun kamuya sirayetini de gösterdiğinden duruşma ve kararlar önem taşımaktadır.

Nikaragua heyeti tarafından; mahkemeden, Almanya’nın İsrail’e sağladığı finansal desteğin ve mühimmat ihracat ve ithalatının acil olarak durdurulması gerektiği, Almanya’nın bu istikrarlı yardımlarının Soykırım Sözleşmesi açısından suç teşkil ettiği ve uluslararası hukuka aykırı olduğu, hâlihazırda İsrail’in elinde bulunan ve Almanya tarafından verilmiş silah ve benzeri unsurların insan haklarına ve uluslararası hukuka aykırılık teşkil edecek şekilde kullanılmadığını Almanya’nın temin etmesi gerektiği ve nihayet Almanya’nın UNRWA’ya olan ve kesilmiş bulunan finansal desteğini de devam ettirmesi gerektiği yönlerinde karar alması istenmiştir. Almanya suçlamaları kesin olarak reddetmiştir.[1]

Nikaragua Divanda, Almanya’nın “işgal edilmiş” Filistin bölgelerindeki “soykırım”a açıkça destek verdiğini ve her halde “soykırım”ın engellenmesi hususunda uluslararası hukuk ve insan hakları açısından üstüne düşen görevi yerine getirmediğini, hâlihazırda ırkçı ve ayrımcı bir harekete yardım ettiğini ve Filistinlilerin kendi kaderini tayin etme hakkına saygı duyulmadığını savundu. Ayrıca Nikaragua Almanya’nın uluslararası hukukun temel kuralları sayılan jus cogens (zorunlu norm/peremptory norm) normları ihlal ettiğini ifade ederek mahkemeden durumun aciliyetine binaen kesin karar çıkana kadar Almanya’nın sağladığı finansal ve askeri desteğin kesilmesini ve dolayısıyla bir tedbir kararı çıkarılmasını istedi.[2]

Filistin’de modern toplumun tanıklık ettiği en yıkıcı askeri harekâtlardan birinin yaşandığında dikkat çeken Nikaragua temsilcisi, Almanya’nın da bu harekâta sessiz kaldığını ve hatta finansal ve militer yönlerden desteklediğini, bu durumun uluslararası insan hukukunun reddedilemez biçimde ihlaline sebep olduğunu belirtti. Ayrıca dikkat çekmek gerekir ki Nikaragua temsilcisi yaptığı konuşmada Almanya’nın, Holokost geçmişinden ötürü mevcut İsrail devletini Yahudi toplumunun geneli ile karıştırarak desteklemekte, Holokost geçmişi olan Yahudilerin öldürülen sivillerle empati yapabileceklerini göz ardı etmekte olduğunu ve Almanya’nın, bu politikasını devlet çıkarları (raison d’Etat) kapsamında değerlendirdiğini de söyledi. Politikanın Almanya tarafından devlet çıkarı olarak nitelendirilmesinin sebebi tarihi sebeplerin yanı sıra Almanya’nın altı aylık periyotta düzenli olarak İsrail’le silah ithalat ve ihracatı konusunda anlaşmalar yapılmış olması olarak gösterildi. Bu hususta dikkat çekmek gereken bir diğer şey de temsilcinin konuşmasında, İsrail’in savunma sanayiine dair yaptığı anlaşmalarda ürünlerini “savaşarak test edilmiş” olarak tanıttığına ve uluslararası sahada söz konusu “savaş” alanının Filistin olduğunun bilinmesine parmak basmasıdır.[3]

Güney Afrika İsrail aleyhine Soykırım Sözleşmesinin ihlalinden dolayı UAD’de dava açtığında Almanya, İsrail lehine davaya müdahil olmuştur. Filistin-İsrail geriliminin başladığı günden itibaren gerek finansal gerek askeri gerekse siyasi desteğini İsrail’in üzerinden çekmeyen Almanya, bu politikasının her şeyden önce tarihi bir sorumluluğa dayandığını savunmuştur. Holokost sonrası İsrail devletinin selametinin Almanya’nın dış politika hedeflerinde fazlasıyla önemli bir yer kapladığında ısrarcı olan Alman temsilci, İsrail’in varlığı ve güvenliği konusunda Almanya’nın uluslararası alanda bir nevi teminat görevi olduğu hususunda kanaat oluşturmaya çalışmıştır. Temsilci; Hamas’ın birçok sivili öldürdüğü, yaraladığı, cinsel saldırıya maruz bıraktığı bütün bu hareketlerin Nikaragua temsilcisinin konuşmasının aksine İsrail topraklarında gerçekleştiğini, temsilcinin bu bölgelerin Gazze toprağı olduğunu iddia ettiğini ve bu iddianın İsrail devletinin varlığına ve toprak bağımsızlığına direkt olarak yöneltilmiş bir saldırı olduğunu savunmuştur. Ayrıca terörist bir oluşum olarak adlandırdığı Hamas’ın bölgedeki sivilleri canlı kalkan olarak kullanarak uluslararası toplumda da infiale neden olmak amacıyla bu terörist eylemlerini meşrulaştırmaya çalıştığını söylemiştir.[4]

Almanya’nın Filistin halkına temel ihtiyaçların sağlanması konusunda uzun zamandır destekte bulunduğunu ve bunun insan hakları açısından elzem olduğunun bilindiğini belirten Almanya temsilcisi, İsrail’in yalnızca terörist bir oluşuma ve bu oluşumun terörist eylemlerine karşı meşru bir müdafaada bulunduğunu savunmuş, ayrıca temsilci Hamas ve İsrail arasında bir ateşkesi istediklerini fakat bunun Hamas’ın esirleri salıvermesi ile ancak uygun koşullara erişebileceğini de belirtmiştir.[5]

Almanya genel itibariyle savunmasını Hamas’ın bir terör örgütü oluşu üzerinden yürütmüş ve diğer devletlerin bu durumu görmezden geldiğini, bu terörist hareketlerin de insan haklarına aykırılık teşkil ettiğini ve Nikaragua özelinde İsrail’in yükümlülüklerine aykırı davrandığını düşünen tüm devletlerin bu hususta “kör” olduğunu ifade etmiştir.[6] İnsan hakları ve uluslararası yükümlülükler hakkında oldukça emin konuşan Almanya’nın bu kadar eleştirilmesinin bir sebebi de şüphesiz geçmişte Namibya’da yaşananlardır.

1904-1908 yılları arasında o dönem Alman Güneybatı Afrikası denilen ve günümüzde sömürge devlet olma statüsünden çıkıp bağımsız olarak Namibya adını alan topraklarda sömürgeci devlet olan Almanya, “soykırım” olarak nitelenebilen bir dizi müdahalede bulunmuştur. Binlerce insanın vahşice ve çeşitli yöntemlerle öldürüldüğü bu katliam konusunda Almanya, Holokost’a karşı uluslararası alanda ve İsrail ile ikili ilişkilerinde göstermiş olduğu kabullenişten uzak ve tarihten kaçınan bir politika benimsemeyi daha uygun bulmuştur. Uluslararası alandaki girişimler sonucu Namibya Katliamı’nı tanıyan Almanya, Namibya ile ortak bir mutabakat metnine imza atmış fakat kurbanların geride kalan yakınları için yeterli olmayacak ve tazminat sayılamayacak finansal yardımlar dışında somut olarak telafi niteliğinde herhangi bir girişimde de bulunmamıştır.[7]

Almanya’nın, İsrail devletinin meşru müdafaa ile açıklanamayacak derecede ölçüsüz karşılıklarına sınırsız bir hoşgörü ile yaklaşması, Namibya Cumhurbaşkanlığı tarafından “şok edici” bulunmuş ve kınanmıştır. Ayrıca Namibya Cumhurbaşkanlığının resmi sosyal medya hesabından yapılan açıklamada Almanya’nın geçmişinden ders çıkarması gerektiği, İsrail-Filistin davasına İsrail lehine müdahillikten çekilmesi gerektiği ve nihayet “soykırımsal fiilleri” destekleyen nitelikteki tavrından bir an önce vazgeçmesi gerektiği de belirtilmiştir.[8]

Sonuç olarak Nikaragua’nın Almanya’nın Gazze’de “soykırım”a finansal ve askeri destek verdiğine dair iddiasıyla Uluslararası Adalet Divanında açılan davada, Almanya’nın savunması ve karışıklık başladığından beri çelişkili sayılabilecek tutumu kamuoyunun dikkatinden kaçmamaktadır. Almanya’nın İsrail’e olan güçlü desteğinin sebebi her ne kadar tarihi geçmişi olarak belirtilse de Almanya, geçmişinden ders almamakta ısrar ediyor gibi görünmektedir.

 


[1] Verbatim Record of the Public Sitting Held on Monday 8 April 2024, at 10 a.m., at the Peace Palace, President Salam Presiding, in the Case Concerning Alleged Breaches of Certain International Obligations in Respect of the Occupied Palestinian Territory (Nicaragua v. Germany), International Court of Justice, Erişim Tarihi: 26 Nisan 2024, https://www.icj-cij.org/sites/default/files/case-related/193/193-20240408-ora-01-00-bi.pdf

[2] Verbatim Record of the Public Sitting Held on Monday 8 April 2024, at 10 a.m., at the Peace Palace, President Salam Presiding, in the Case Concerning Alleged Breaches of Certain International Obligations in Respect of the Occupied Palestinian Territory (Nicaragua v. Germany), International Court of Justice.

[3] Verbatim Record of the Public Sitting Held on Monday 8 April 2024, at 10 a.m., at the Peace Palace, President Salam Presiding, in the Case Concerning Alleged Breaches of Certain International Obligations in Respect of the Occupied Palestinian Territory (Nicaragua v. Germany), International Court of Justice.

[4] Verbatim Record of the Public Sitting Held on Tuesday 9 April 2024, at 10 a.m., at the Peace Palace, President Salam Presiding, in the Case Concerning Alleged Breaches of Certain International Obligations in Respect of the Occupied Palestinian Territory (Nicaragua v. Germany), International Court of Justice, Erişim Tarihi: 26 Nisan 2024, https://www.icj-cij.org/sites/default/files/case-related/193/193-20240409-ora-01-00-bi.pdf.

[5] Verbatim Record of the Public Sitting Held on Tuesday 9 April 2024, at 10 a.m., at the Peace Palace, President Salam Presiding, in the Case Concerning Alleged Breaches of Certain International Obligations in Respect of the Occupied Palestinian Territory (Nicaragua v. Germany), International Court of Justice.

[6] Verbatim Record of the Public Sitting Held on Tuesday 9 April 2024, at 10 a.m., at the Peace Palace, President Salam Presiding, in the Case Concerning Alleged Breaches of Certain International Obligations in Respect of the Occupied Palestinian Territory (Nicaragua v. Germany), International Court of Justice.

[7] Kössler, R. (2008). Entangled history and politics: Negotiating the past between Namibia and Germany. Journal of Contemporary African Studies, 26(3), 313–339.

[8] Tafi Mhaka, “Namibia, Gaza and German hypocrisy on genocide”, Al Jazeera, Erişim Tarihi: 26 Nisan 2024, https://www.aljazeera.com/opinions/2024/2/20/namibia-gaza-and-german-hypocrisy-on-genocide


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten