ABD TEMSİLCİLER MECLİSİ ÜYESİ ADAM SCHIFF (D-CA) VE ETİK OLMA
Yorum No : 2019 / 83
19.12.2019
3 dk okuma

ABD Temsilciler Meclisi’nin Kaliforniya’dan Demokrat üyesi Adam Schiff’in ABD’deki Ermeni lobisine yakınlığı bilinmektedir. Adı geçen ABD Kongresi’nde sözde Ermeni soykırımı konusunda temelsiz iddiaların başlıca savunucularından biri olarak hep ön planda olmuştur. Bu alandaki son faaliyetlerinden birisi olarak Türkiye’yi Ermeni soykırımı yapmakla itham eden ve bunun ABD tarafından da resmen tanınmasını savunan 29 Ekim 2019 tarih ve 296 sayılı Temsilciler Meclisi kararının çıkarılmasında oynadığı rolü hatırlamak yeterli olacaktır. Adam Schiff yetmiş sekiz imzalı söz konusu karar tasarısının başlıca hazırlayıcısı ve ilk sırada imzacısı olmuştur.

Adam Schiff’in sözde Ermeni soykırımının savunulmasında ve ABD’deki Ermeni lobisinin istek ve talimatları doğrultusunda yerine getirdiği rol bunlarla da kalmamıştır. Adı geçen, ABD Senatosu’nun yukarıda kayıtlı kararının alınmasını takiben Kaliforniya’da Ermenilerle meskûn Glendale kasabasındaki şenlikte de konuşmuş ve aynı toplantıda adı geçenin Temsilciler Meclisi İstihbarat Komitesi Başkanı olarak oynadığı son derece tarafgir ve haksız tutumu protesto eden Trump taraftarlarının yarattığı bir protesto hareketinin de muhatabı olmuştur.

Temsilciler Meclis üyesi Adam Schiff, Amerikan siyaset sahnesinde oynadığı bir diğer rolle de son zamanlarda dikkati çekmiştir. Adı geçen, Başkan Trump’ın görevden azledilme sürecindeki ilk aşamayı teşkil eden Temsilciler Meclisi İstihbarat Komitesinin başkanlığını yapmış ve bu komitede iki hafta süren duruşmalarda komiteyi yönetmiştir. Bilindiği gibi, yukarıda değindiğimiz 296 sayılı Temsilciler Meclisi kararının aynısı bilahare 12 Aralık 2019 tarih ve 150 sayılı karar şeklinde ABD Senatosu tarafından da kabul edilmiş ve bu suretle ABD Kongresi bir bütün olarak ABD’nin müttefiki bir ülkeyi soykırım gibi çok ciddi bir suçla itham etmiştir. Bu suretle Adam Schiff, Türkiye aleyhine işlenen haksız ve adaletsiz bir fiilin başlıca uygulayıcılarından olarak, Ermeni lobisinin hizmetinde ve Türkiye karşıtı hatırlanmak üzere tarihteki yerini almıştır.

Schiff’in, Başkan Trump’ın azline ilişkin Temsilciler Meclisinin dün akşamki toplantısında da ön planda bir rol oynadığı görülmüştür. Konuyu buralara taşıyan aşamalardan birini teşkil eden İstihbarat Komitesi’nin başkanı olarak Schiff dün akşam da çeşitli vesilelerle söz almış ve bazı ifadelerde bulunmuştur. Bu konuşmalarında Schiff’in Cumhuriyetçilere yönelik olarak “etiklik”, “etik olma” ve “etik davranışın faziletleri” gibi kavramları bolca kullandığı görülmüştür. Asılsız bir takım iddiaların peşinden koşarak Tük ulusunu soykırım yapmakla suçlayabilen Schiff, “etik olmayı” nedense ancak dün akşam hatırlayabilmiştir. İftira atmak, medeni âlemde her ülkenin hukukunda olduğu gibi Amerikan hukukunda da cezalandırılması gereken bir suçtur. Başkan Trump’ın yaptıkları hususunda “etik olabilmeye” bu kadar önem ve ağırlık verebilen Adam Schif’in, bir ülkeye soykırım iftirası atmak gibi ağır bir suç işlerken de siyasi ahlaka sahip olabilmesi hiç şüphesiz arzuya şayan olurdu. Adam Schiff’in önüne gelen konulardan birinde etik, diğerinde etiklik dışı nasıl ve neden davranabilmiş olduğu hususunda Türk kamuoyunun zihninde bir soru işareti bulunmadığını söylemek kabildir. Zira bir politikacı olarak Adam Schiff yukarıda kaydedilen iki konuda da şahsi, siyasi çıkarları ve parti bağlantısını her şeyin ötesinde tutmuş, bir hukukçu olmasına rağmen hukuken tanınmayan bir iddiayı sahiplenmiş, vicdanının sesini dinlemeyi unutmuş ve netice itibariyle etik olmaktan uzak bir tutum sergilemiştir. Aynı politikacının müdahil olduğu iki konuda bu kadar ilkesiz ve tarafsız bir tutum izlemiş olması herkesin hafızasında yer edecektir.


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten