ABD’nin yeni dışişleri bakanı J. Kerry ABD Kongresinin onayını alarak görevine başlamıştır. Yeni bakan Kongre onay sürecinde tek yanlı ve yanıltıcı ermeni iddialarına da cevap vermek durumunda kalmıştır. Ermeni iddialarının sözcülüğünü yapan iki senatörün peşin hükümlü sorularına verdiği cevaplarda yeni bakan, izleyeceği politikaya ışık tutacak nitelikte, özetle şu görüşleri ifade etmiştir:
“Dışişleri Bakanı olduğumda görevim Başkanın ve yönetimin politikasını sadıkane temsil etmek olacaktır. Başkanın 24 Nisan anma günündeki konuşmalarında vurguladığı gibi, 1915 yılında cereyan eden olayların bütünüyle, samimi ve adil tanımının yapılabilmesi hepimizin çıkarınadır. Başkan bunun yanı sıra, bu hedefe ulaşmanın en iyi yolunun türk ve ermeni halkının geçmişte cereyan edenleri geleceğe yönelme çabalarının bir parçası olarak ele almaları olduğunu da söylemiştir. ABD, Türkiye’yi ilişkileri normalleştirme protokollerini Ermenistan ile verimli biçimde ele alması, sınırı açması, iki ülke arasında ulaşımın, haberleşmenin ve hizmet akımının sağlanması ve diplomatik ilişkilerin tesisi konusunda en üst düzeylerde teşvik etmektedir. Onaylandığım takdirde, Türkiye ile Ermenistan arasındaki ikili ilişkilerin normalleştirilmesine yönelik tüm çabaları, iki ülkenin birlikte barışçı, verimli ve müreffeh bir ilişki kurabilmeleri amacıyla kuvvetle desteklemeye devam edeceğim.”
“ABD Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin bütünüyle normalleşmesinin sadece iki ülkenin geleceği bakımından değil, Kafkaslarda uzun dönemli istikrar ve güvenlik için de önemli olduğuna inanmaktadır. Türkiye ile Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi iki ülke ile temaslarımızın temel bir özelliği olmaya devam etmektedir. Bakan Clinton ve üst düzey görevliler protokoller konusunu türk yetkililerle en üst düzeylerde devamlı olarak ela almaktadır. Bakanlığım onaylandığı takdirde, Dışişleri Bakanlığı bunu sürdürmeye devam edecektir.”
Yeni bakanın sözkonusu görüş ve ifadelerinin ABD’deki ermeni diyasporasını hayal kırıklığına uğrattığı anlaşılmaktadır. Kendilerinden menkul bir algılama ve tek yanlı bir lobi oluşturmuş olmanın verdiği bir kendilerini kandırmaca ile, yeni bakanın yaklaşık otuz yıldır ermeni iddialarını savunduğu söylemleri, gerçeğin, gerçekçiliğin ve ilkeciliğin karşısında dayanamamıştır. Ermeni asıllı Amerikan vatandaşlarını temsil iddiasında bulunan ANCA adlı kuruluşun yöneticisi, yeni bakanın bu beyanları karşısında, yeni bakanı Başkan Obama’nın izinden gitmekle suçlamak pervasızlığını dahi gösterebilmiştir.
Yeni bakanın ermeni iddiaları ve Türkiye-Ermenistan ilişkileri konusundaki görüş ve ifadeleri bir devlet adamı sorumluluğunu taşımaktadır, akılcıdır ve yapıcıdır. Ancak kendi ülkesinde, kendi vatandaşlığını taşıyan diyaspora temsilcilerinin tüm önyargı ve bağnazlıklarıyla, vakit geçirmeksizin ortaya koydukları tepkiden de görüleceği gibi, işi kolay değildir. ABD’nin Türkiye-Ermenistan politikasında inandırıcı ve yapıcı olabilmesi biraz da kendi evini düzenleyebilmesinden geçmektedir.