
Güneydoğu Asya alt-bölgesi doğu Hindistan’dan Çin’e kadar uzanan bölgede yeralan onbir ülkeden oluşmakta, “anakara” ve “adalar” veya “deniz” bölgeleri olmak üzere iki kısma ayrılmaktadır. Anakara ülkeleri Tayland, Vietnam, Laos, Kamboçya ve Myanmar’dan; ada veya deniz kısmı ülkeleri ise Malezya, Singapur,Endonezya, Filipinler, Brunei ve Doğu Timor’dan müteşekkildir. Doğu Timor hariç alt-bölgede yeralan tüm ülkeler ASEAN (Güneydoğu Asya Uluslar Birliği) üyesidir. Doğu Timor ise ASEAN’da gözlemcidir.[1]
Bölge, dünyanın en işlek deniz taşımacılığı hattına hakim bir konumda yer almaktadır ve dünya ekonomisi açısından stratejik bir öneme sahiptir. Küresel ölçekte etkiye sahip dünya güçleri bölgeye tarihsel olarak özel önem atfetmişlerdir. Bu husus günümüzde aynı etkinliğe sahip ABD ve Çin gibi büyük güçler için de geçerlidir. Örneğin ABD Başkanı Barrack Obama 2011 yılında ABD’nin dış politika eksenini Asya’ya kaydırma arzusunu açıkladığında, Güneydoğu Asya bu politikanın ana merkezinde yer almıştır. Nitekim, Beyaz Saray tarafından o dönemde yayımlanan bir Bilgi Notunda , “Asya-Pasifik bölgesinin kalbinde yeralan , stratejik açıdan önem taşıyan, ekonomik bakımdan dinamik Güneydoğu Asya , ABD’nin Asya’ya yönelme politikasının merkezi sütununu oluşturmaktadır” ifadesi yeralmaktadır.[2]
ABD, esasen, bölgede yeralan bazı ülkelerle çok yakın tarihi bağlara sahiptir. Bu ülkeler arasında hemen ilk akla gelen ABD ‘nin en önemli müttefiki Filipinler’dir. Bu ülke ile ilişkiler bazı yorumlarda, “ABD’nin bölgedeki en köklü ve kaya gibi sağlam ittifakı” olarak nitelendirilmektedir.[3] Aynı husus Tayland için de geçerlidir. Tayland-ABD ikili ilişkileri 19. Yüzyıla uzanmaktadır. İki ülke yakın müttefik olararak nitelendirilmektedir.
Bununla birlikte ABD’nin bölge ile olan yakın ilişkilerinde bir süreden beri tatsız gelişmeler yaşanmış ve Obama Yönetimi ile bu ülkeler arasında anlaşmazlıklar ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda, 2016 yılının son çeyreğinde, ABD Başkanlık seçimlerinin hemen öncesinde , bölgedeki bazı ülkelerde ABD karşıtı duygu patlamaları meydana gelmiştir. Bu çerçevedeki en çarpıcı ve siyasi şok yaratan gelişme, Filipinler Devlet Başkanı Rodrigo Duarte’nin ABD ile çok uzun yıllara dayanan ilişkilerden uzaklaşıp Çin ve Rusya ile kuvvetli ilişkiler tesis edileceğini açıkça beyan etmesi olmuştur. Başkan Duarte, Ekim 2016’da Çin’i ziyareti sırasında ABD’den “ayrılığını” açıklamış, Güney Çin Denizi sorununun görüşmeler yoluyla çözümlenmesinde mutabık kalınan Çin ile yeni ilişkiler kurulacağını belirtmiştir.[4]
Esasında, Lahey Adalet Divanı’nın , bir önceki Filipinler Yönetiminin açtığı dava ile ilgili olarak Çin’in Güney Çin Denizi’nde tarihi hakları bulunmadığına hükmetmesinden birkaç ay sonra Duarte’nin Çin ile bu şekilde bir ilişki içine girmesi Filipinler dış politikasında önemli bir değişiklikliği göstermektedir. Duarte, ayrıca, Çin ziyareti sırasında “Kendimi sizin ideolojik akımınızla aynı grup içinde telakki ediyorum. Başkan Vladimir Putin ile görüşmek üzere belki Rusya’ya da gidip, üçümüzün, yani Çin, Filipinler ve Rusya’nın dünyaya karşı durabilceğini söylerim. Bu tek yol gibi görünüyor. “ şeklinde ifadeler de kullanmıştır.[5]
Duarte’nin bu yeni yaklaşımını , uyuşturucu maddelerle mücadelesinde kullandığı yöntemlerden kaynaklanan iç politika mülahazlarıyla, çok açık sözlü söylemleriyle ve sert siyasi üslubuyla açıklamak, sözkonusu yaklaşımı çok basite indirgemek anlamına gelebilir. Bu yaklaşımın , daha ziyade, diğer ülkeleri iç politikaları nedeniyle yargılayan politikalar izlemeyen dünyanın hızla yükselen süper gücü Çin ile jeopolitik bir ittifak içine girmek ihtiyacından kaynaklanmış olması ihtimali yüksektir. Ayrıca, Filipinlerin, bölgenin ve dünyanın yeni gerçekliklerine uyum sağlamak ihtiyacı duymuş olması da muhtemeldir. Bunların yanısıra, Duarte’nin Çin’e bu açılımının ekonomik yönleri de bulnmaktadır. Filipinlerin önde gelen bir çok güçlü şirketinin sahipleri ve birçok zengin Filipin vatandaşı Çin asıllıdır. Duarte’nin Çin ziyareti sırasında 24 milyar ABD Doları değerinde alt-yapı yatırımı ve diğer yatırımlar üzerinde mutabık kalınması tesadüf değildir.[6]
Çin ile Filipinler arasında daha yakın bağlar oluşturulacağına ilişkin açıklamalardan sonra Malezya Başbakanı Najib Razak da benzer bir yol takip etmiş, güvenlik alanında Çin ile daha yakın ilişkiler kurulacağını açıklamıştır. Malezya’nın ABD ile ilşkilerinde siyasi sürtüşmelerden kaynaklanan sorunlar bulunduğu bilinen bir husustur
Aynı hususlar Tayland için de geçerlidir. Askeri cuntanın iş başına geçmesinden bu yana Tayland’ın ABD ve Avrupa Birliği ile siyasi ve ekonomik ilişkileri giderek sorunlu bir hale gelmiştir. Bu arada Tayland askeri hükümeti özellikle silah alımları, ticaret ve alt-yapı yatırımları ile ilgili olarak Çin ile yakın ilişkiler tesis etmiştir.
Bu ülkelerin yanısıra hemen hemen tüm ASEAN ülkeleri Çin ile ilişkilerini geliştiren, Çin’i daha fazla tercih eden bir dış politika izlemeye başlamışlardır. Çin’in artan etkisine açık biçimde karşı çıkan tek ASEAN üyesi , Güney Çin Denizindeki ortak hak iddiaları nedeniyle Vietnam’dır. Bu bağlamda ABD’nin çok uzun bir geçmişi olan Vietnam karşıtı politikasını değiştirdiğinin de belirtilmesi gerekmektedir.
Güneyodoğu Asya’da gittikçe derinlerde kök salmaya başlayan ABD’den uzaklaşma , Çin ve hatta Rusya ile yakınlaşma dış politika anlayışı, haklı olarak, ABD’nin Güney Doğu Asya’yı Çin’e karşı kaybetmeye başlayıp başlamadığı sorusunu gündeme getirmektedir. Yukarıda açıklanmaya çalışıldığı gibi, Filipinler ve Malezya gibi ülkeler, Tayland, Laos ve Kamboçya gibi Çin’i kucaklayan ülkelere katılmaya, ABD’yi kol mesafesinde tutmaya başlamışlardır. Esasen ABD , Obama yönetimi sırasında, sadece dünyanın çeşitli yerlerindeki müttefiklerini okul müdürü gibi davranarak sarsmakla ve gücendirmekle kalmamış, Suriye gibi çatışma bölgelerinde müttefiklerinin hasımlarıyla işbirliği yaparak, müttefiklerine karşı hareket etmiştir. ABD, Güneydoğu Asya dahil çeşitli bölgelerdeki eski dostlarını ve müttefiklerini teker teker kaybetmektedir. Bu politikanın, önümüzdeki dönemde ABD’nin sadece Güneydoğu Asya’da değil , buraya komşu Orta Doğu gibi bölgelerde süper güç statüsünü nasıl etkileyeceğini zaman gösterecektir.
[1] Barbara Watson Andaya, “Introduction to Southeast Asia History, Geography, and Livelihood “, http://asiasociety.org/education/introduction-southeast-asia.
[2] Office of the Press Secretary, “FACT SHEET: Unprecedented U.S.-ASEAN Relations”, https://www.whitehouse.gov/the-press-office/2016/02/12/fact-sheet-unprecedented-us-asean-relations, February 12, 2016.
[3] L. Todd Wood, China, “Philippines consider military cooperation”, The Washington Times, http://www.washingtontimes.com/news/2016/oct/4/china-phillippines-consider-military-cooperation/
[4] Manuel Mogato, “Philippines says won't protest China actions in Spratly Islands,” Reuters, http://www.reuters.com/article/us-southchinasea-philippines-china-idUSKBN1450VE
[5] Mogato, “Philippines says won't protest China actions in Spratly Islands”.
[6] Bob Savic, “Is the US Losing East Asia to China?”, The Diplomat, http://thediplomat.com/2016/12/is-the-us-losing-east-asia-to-china/
© 2009-2025 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır
Henüz Yorum Yapılmamış.
-
GÜRCİSTAN'IN DÖNÜM NOKTASI: İSTİKRAR VE EGEMENLİK
Teoman Ertuğrul TULUN 25.12.2024 -
KORUMA MI DENGE Mİ? GÜÇ VE KARADENİZ'DE DÜZENİN MİRASI
Teoman Ertuğrul TULUN 21.09.2025 -
MESUT ÖZİL’İN BEYANATI ALMANYA’DAKİ SAKLI IRKÇILIĞI VE BARİZ AYRIMCILIĞI ORTAYA ÇIKARDI
Teoman Ertuğrul TULUN 12.08.2018 -
YUNANİSTAN DIŞİŞLERİ BAKANI DENDİAS DOĞU EGE ADALARI VE ONİKİ ADALAR'IN ASKERDEN ARINDIRILMIŞ STATÜSÜNÜ KABUL ETTİ
Teoman Ertuğrul TULUN 24.03.2022 -
GÜNEYDOĞU ASYA’DA ESKİ DOSTLAR ARASINDA ANLAŞMAZLIKLAR VE YENİ DIŞ POLİTİKA YÖNELİMLERİ
Teoman Ertuğrul TULUN 25.01.2017
-
KANADA, KATOLİK KİLİSESİ VE SÖMÜRGECİLİK GEÇMİŞİNİN GÜNAHLARI
Teoman Ertuğrul TULUN-Mehmet Oğuzhan TULUN 27.07.2021 -
BÖLGESEL BAĞLANTISALLIĞIN GÜÇLENDİRİLMESİ BAĞLAMINDA ZENGEZUR KORİDORU
Bekir Caner ŞAFAK 18.09.2025 -
BANGLADEŞ: GÜNEY ASYA’DA DEĞİŞEN ULUSLARARASI DENGELER
Seyda Nur OSMANLI 05.03.2025 -
DAĞLIK KARABAĞ SORUNUNDA YENİ NORMAL
Tutku DİLAVER 24.11.2020 -
TÜRKİYE’NİN ENERJİ ARZI GÜVENLİĞİ KAPSAMINDA KAYNAK ÇEŞİTLİLİĞİNİ ARTIRMA POLİTİKASI: TÜRKMENİSTAN İLE ENERJİ ALANINDA İŞBİRLİĞİ
Bekir Caner ŞAFAK 08.04.2025
-
25.01.2016
THE ARMENIAN QUESTION - BASIC KNOWLEDGE AND DOCUMENTATION -
12.06.2024
THE TRUTH WILL OUT -
27.03.2023
RADİKAL ERMENİ UNSURLARCA GERÇEKLEŞTİRİLEN MEZALİMLER VE VANDALİZM -
17.03.2023
PATRIOTISM PERVERTED -
23.02.2023
MEN ARE LIKE THAT -
03.02.2023
BAKÜ-TİFLİS-CEYHAN BORU HATTININ YAŞANAN TARİHİ -
16.12.2022
INTERNATIONAL SCHOLARS ON THE EVENTS OF 1915 -
07.12.2022
FAKE PHOTOS AND THE ARMENIAN PROPAGANDA -
07.12.2022
ERMENİ PROPAGANDASI VE SAHTE RESİMLER -
01.01.2022
A Letter From Japan - Strategically Mum: The Silence of the Armenians -
01.01.2022
Japonya'dan Bir Mektup - Stratejik Suskunluk: Ermenilerin Sessizliği -
03.06.2020
Anastas Mikoyan: Confessions of an Armenian Bolshevik -
08.04.2020
Sovyet Sonrası Ukrayna’da Devlet, Toplum ve Siyaset - Değişen Dinamikler, Dönüşen Kimlikler -
12.06.2018
Ermeni Sorunuyla İlgili İngiliz Belgeleri (1912-1923) - British Documents on Armenian Question (1912-1923) -
02.12.2016
Turkish-Russian Academics: A Historical Study on the Caucasus -
01.07.2016
Gürcistan'daki Müslüman Topluluklar: Azınlık Hakları, Kimlik, Siyaset -
10.03.2016
Armenian Diaspora: Diaspora, State and the Imagination of the Republic of Armenia -
24.01.2016
ERMENİ SORUNU - TEMEL BİLGİ VE BELGELER (2. BASKI)
-
AVİM Konferans Salonu 24.10.2025
“BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI SONRASI TÜRK-ERMENİ İLİŞKİLERİ” BAŞLIKLI KONFERANS
