ERMENİSTAN’IN GELECEĞİ İLE İLGİLİ İHTİMALLER. KARABAĞ ÇETESİNİN SONU MU, YOKSA ‘YENİ ŞİŞEDEKİ ESKİ ŞARAP’ MI?
Analiz No : 2018 / 11
08.05.2018
14 dk okuma

Ermenistan’ın on senelik Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın Anayasa değişikliklerinden sonra Başbakan olması kitlelerin sokaklara çıkmasıyla sonuçlandı ki, bu da onun istifasına neden oldu. Halkın itirazı Sarkisyan’ın kendi iktidarını güçlendirmek amacıyla attığı adımların önünü kesti. 

Eski Cumhurbaşkanının Başbakan olarak atanmasından önce hükumet aleyhine protestoların başlamasıyla Sarkisyan ve Ermenistan’ın Cumhuriyetçi Partisinin (HHK) beklentileri suya düştü. Serj Sarkisyan 17 Nisanda Parlamento tarafından Başbakan olarak atandı ve bu mevkide sadece 6 gün kalabildi. Erivan’daki olayların merkezi Cumhuriyet Meydanında toplanan insanlar Sarkisyan’ın istifasını 23 Nisanda kutlamaya başladılar. Bu istifa Sarkisyan’ın sokak gösterilerinin lideri Nikol Pashinyan’la görüşmesinden bir gün sonra gerçekleşti. Televizyonlarda canlı olarak yayınlanan görüşmede Sarkisyan Pashinyan’ın acilen istifa taleplerini istihza ile karşıladı. Pashinyan’ın partisinin Parlamentoda az sayıda milletvekili ile temsil edildiğine ilişkin söylemleri ve Muhalefet liderine yönelttiği tehditlerle rakibini yeneceğini umdu. Hükumetin Pashinyan’ı tutuklamak gibi çeşitli baskıları da Sovyet döneminin otoriter rejimlerini hatırlattı. 

Buna rağmen,Ermenistan’ın eski Savunma Bakanı, Cumhurbaşkanı ve Başbakanı Sarkisyan, gösterilerin 11ci gününde beklenmedik bir şekilde hatalarını kabul ederek, “Pashinyan haklıydı, ben haksızdım” cümlesiyle istifasını açıkladı.

Onun istifası ülkenin geleceğiyle ilgili bir dizi konuyu gündeme getirdi. Sarkisyan’ın iktidarını böyle kolay teslim etmesi Ermenistan’da beklenen değişimlerin ilk raundu olarak değerlendirilebilir. Sokak ve meydanlarda gösteriler yapan halkın beklentileri ve muhalefet liderlerinin yapacaklarını söyledikleri muhtemel değişiklikler ile Partinin ve iktidardaki hükumetin izleyeceği tutumun örtüşme derecesi ülkenin geleceğini tayinde hiç şüphesiz belirleyici olacaktır. 

Bu inceleme, Ermenistan’daki son olayları, muhalefet liderlerinin açıklamalarını ve uluslararası toplumdan gelen reaksiyonları gözlemleyerek Ermenistan’daki mevcut durumu değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Karabağ çetesinin on yıllardır süren hâkimiyetinin Ermenistan toplumundaki bozulmaya olan katkılarına değinilecektir. Daha sonra, halen kitlelere sokaklarda liderlik eden muhaliflerin açıklamaları Ermenistan’ın potansiyel iç ve dış politikasını anlamak için incelenecektir. Ermenistan’ın geleceğiyle ilgili bir dizi senaryo mevcut olup, makalenin bu bölümünde onlara da değinilecektir. Uluslararası toplumun önemli aktörlerinden ABD, Rusya ve AB’den gelen tepkilere keza temas edilecektir ve son olarak, Ermenistan’da hükümet değişikliğinin bölgeye potansiyel etkileri üzerinde durulacaktır. 

 

Ermenistan sokaklarındaki kitleler ne istiyor? Karabağ çetesi.

Yolsuzlukla lekelenmiş, fakir, ekonomik, siyasi ve askeri açılardan Rusya’ya bağımlı bir ülkenin vatandaşları olan Ermeniler ülkelerinin mevcut durumundan memnuniyetsizliklerini ifade etmek için sokaklara çıktılar. Göstericiler yolsuzluklara, insan hakları ihlallerine, gayri adil iş ortamına, Ermenistan’ın uluslararası toplumla entegrasyonunu engelleyen Azerbaycan ve Türkiye’yle mevcut ‘kapalı sınırlar’ sorununa ve ülkenin kuruluşundan bu yana her alanda kötüye giden durumuna itiraz ediyorlardı. Ermenistan, Dağlık Karabağ sorununun barışçıl yollarla çözülmesi için uzlaşmadan kaçarak bölgede kaderini ‘izole olmuş’ bir devlet olarak çizdi. Doğal olarak bu izolasyon durumu Ermenistan’ın ekonomik ablukasını ve Rusya’ya daha fazla bağımlılığını beraberinde getirdi. Ekonomik sorunların giderek ağırlaşması Ermenistan’ın iç siyasetine de yansıdı ve hükumetleri daha fazla yolsuzluğa şiddet ve baskıya yöneltti. 

Ermenistan, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık için seçimlere katılan adayların isimlerinde vaki değişikliklere rağmen artık yirmi yıldır sadece bir parti – Ermenistan Cumhuriyetçi Partisi (HHK) – tarafından yönetiliyor.

HHK’ın elit tabakası Karabağ çetesi olarak biliniyor. Bu grup siyasi elit tarafından özgeçmişleri nedeniyle farklı alanlarında gördüğü özel muamele ile tanınıyor. Doğal olarak, ‘karabağlaşma’ terimi HHK’ın hükumette olduğu 20 yıl içerisinde Ermenistan gündemine hakim olmuştur. Hatta Ermenistan’ın ilk Cumhurbaşkanı Levon Ter-Petrossian Cumhuriyet Partisinin liderleri Kocharian ve Sarkisyan’ı pastanın büyük kısmına sahip olan Karabağ çetesine mensup olmakla suçlamıştı. Karabağ Ermenilerinin hükumetin özel muamelesinden yararlanarak sadece siyasette değil aynı zamanda iş dünyasında da önemli mevkilere geldikleri bilinen bir gerçektir. 

Aravat gazetesinin editörü Aram Abramian Karabağ çetesiyle ilgili yazısında Ermenistan’da sadece 20-30 oligark ailenin HHK koruması altında vergi ve harçlardan kaçınarak kar edip zengin olabildiğini ve bir dizi ayrıcalıklardan yararlandığını yazmıştır. Bunun dışında, Karabağ çetesini Rus yanlısı olmakla suçlayarak; ‘Karabağlılar daha fazla Rusya yanlısı, Rusça konuşmaya meyilli ve Ermenilerden daha az dindarlardır[1]’ demiştir.

Bu grupla ilgili eleştirilerden bir diğeri, Karabağ çetesinin Karabağ kartını oynayarak iktidarlarını sürdürmeyi amaçladıklarıdır. Azerbaycan’la Dağlık Karabağ üzerinde süregelen çatışmada Azerbaycan’a karşı agresif tavır sergileyip, Ermeni mağduriyetini hassas bir retorikle takdim eden Kocharyan ve Sarkisyan önderliğindeki hükumetler uzun süre meşru kılabilmeye gayret etmişlerdir. 

Karabağ kartının sadece belirli bir kesimin kazancı için oynandığı inancı Ermenistan toplumunda yaygın bir fikirdir. Bu sebepten de Ermeniler hükumetin Dağlık Karabağ sorununun çözülmesinde ödün vermekten kaçınarak Ermenistan’ın bölgesel ve küresel entegrasyonunu engelleyen adımlar atmasını, dünyayla ilişkilerini sadece Gürcistan ve İran üzerinden yapmasını iş dünyasındaki tekelcilere fayda kazandırmak amaçlı olduğuna inanmaktadır. 

Sonuç olarak, Ermenistan toplumunda HHK döneminde siyasi ve politik çevrede oluşan eksiklik ve yetersizliklere karşı yıllardır toplanan kin, Sarkisyan’ın kendi iktidarını Ermenistan Cumhuriyetinin Başbakanı olarak uzatmak için attığı adımlarla doruğa ulaştı.  

Bu teşebbüs binlerce insanın Erivan Cumhuriyet meydanına akması ve Serj Sarkisyan’ın istifasıyla sonuçlandı. Peki, bu olay Karabağ çetesinin sonu olarak değerlendirilebilir mi? Ya da Karabağ çetesinin çökertilmesi Ermenistan’ın sorunlarını çözecek midir? 

 

Sonra ne olacak? Nikol Pashinyan ve onun Ermenistan’ın geleceğiyle ilgili düşünceleri.

Ermenistan’ın yıllardır süren ekonomik zayıflığı, % 18,8 civarındaki işsizlik oranıyla beraber gelen yoksulluk ve daha iyi bir hayat şansı elde etmek için ülkeden kaçan gençlik sorunlarıyla sonuçlandı. Ermeni Diasporasından gelen para yardımları ve Rusya’nın sağladığı siyasi ve askeri güçle HHK hükümeti iktidarını sürdürebilmişti. Bu konuyla ilgili ortaya şöyle bir soru çıkıyor, Sarkisyan’ın iktidardan vazgeçmesiyle Ermenistan’ın belirtiğimiz sorunları çözüme kavuşur mu?

Ermenistan Parlamentosunda ‘Elk’ blokundan milletvekili Nikol Pashinyan, Cumhuriyet meydanındaki gösterilerin liderliğini yaparak HHK hükumetinin indirilmesini protestocuların asıl görevi olarak belirlemiştir. Sokak itirazlarının 42 yaşlı organizatörü Sarkisyan’a karşı savaşını adı geçenin Cumhurbaşkanlığını ilk kazandığı 2008 senesinden itibaren sürdürüyor. 

Televizyonda canlı olarak yayınlanan kısa görüşmelerinde Pashinyan Sarkisyan’ın iktidardan vazgeçmesini talep ediyordu. O toplantıda “biz buraya sizin istifa durumunuzu konuşmak için geldik[2]” dedi. Sarkisyan’ın geri çekilmesinin ardından muhalefetin stratejisini Pashinyan 24 Nisan basın toplantısında daha detaylı bir şekilde kamuoyuna sundu.  Pashinyan Sarkisyan’ın gidişini iktidarın yumuşak ve tam değişiminin ilk adımı olarak değerlendirdi ve bunun sonuca varıldığı anlamına gelmediğinin altını çizdi. O Ermenistan’daki halk harekâtını ‘Kadife Devrimi’ olarak nitelendirerek, amaçlarının siyasi düzeni yeniden yapılandırıp Sarkisyan’ın iktidarını de-factosürdürmesini engellemek olduğunu açıkladı. ‘Elk’ blok lideri konuşmasında seçimler gerçekleştirilip “halkın adayının” yeni Başbakan tayin edilmesine kadar HHK hükumetinin tam teslimiyetinin elde edilmesinin önemini vurguladı. O halkı itaatsizliği devam etmeye çağırarak, yeni seçimlerin HHK hükumeti altında gerçekleşemeyeceğinin de altını çizdi; “HHK’in hiçbir yetkisi yoktur, o artık sadece bir hayalet. Ermenistan halkı ve Diaspora bizim garantörlerimizdir. Başka hiçbir güç bize mukavemet gösteremez[3].”

Pashinyan platformunu Sarkisyan rejimini eleştirmek üzerine kurarak, kendisini Ermenistan halkını Karabağ çetesinden kurtaracak “peygamber” olarak takdim ediyor. Pashinyan’ın Partisinin Ermeni halkına öncekinden daha farklı ne vereceğiyse halen belirsizliğini koruyor. 

 

Farklı ne olacak? “Eski şarap, yeni şişede” mi?

Pashinyan’ın “Sivil Sözleşme” partisi iki diğer partiyle beraber “Elk” blokunu kurarak mevcut Parlamentoda 105 sandalyeden dokuzuna sahip. Bu blok özünde Avrupa’ya entegrasyonu destekleyen liberal muhalefet olarak tanınıyor. İlginç olan konu “elk” sözünün Ermenicede “çıkış” anlamına gelmesidir ki, bazı analistler[4]bunu Ermenistan’ın Rusya etkisinden çıkması olarak değerlendiriyorlar. Ancak Pashinyan’ın son demeçlerine baktığımızda görebiliriz ki, Gürcistan ve Ukrayna’dan farklı olarak “Elk” bloku iktidarı kazansa bile Ermenistan’ın dış politikasında büyük değişimler beklenmemelidir. 

Pashinyan basın toplantısında Rusya’yla olan yakın ilişkilerin korunacağını ve Ermenistan’ın Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütünde (CSTO) üyeliğinin devam ettirileceğini belirtti. Konuşmasının devamında Pashinyan Azerbaycan ve Türkiye’yle mevcut sorunların altını çizerek Rus askeri üslerinin Ermenistan’da olmasının Ermeni milli güvenliği için ne kadar önemli olduğunu vurguladı. 

Protesto liderinin Ermenistan’ın “reform edilmiş” dış politikasıyla ilgili kısa açıklamasını gözden geçirdiğimizde Ermenistan’ın uluslararası ilişkilere bakış açısında göze çarpan bir değişim göremiyoruz. Yeni potansiyel siyasi iktidar eski “düşmanlardan” dost kazanmak konusuna çok da sıcak bakmıyor. Thomas de Waal’ın Foreign Policy dergisinde yazdığı gibi Ermenistan’daki halk harekâtının ülke sınırları dışında önemli bir jeopolitik yansıması olacağı veya yeni hükumetin Rusya’nın tesir alanından ayrılmasıyla ilgili herhangi bir işaret görülmüyor[5]. Ermenistan’ın Rusya’dan ekonomik bağımlılığını azaltmak için bazı teşebbüsleri olabilir ancak bu adımları askeri çerçevede beklememek gerekiyor, çünkü yeni hükumetin Dağlık Karabağ sorunun çözülmesi konusunda tavizler vermesi beklenmiyor.

Protestoların iç sebeplerden doğduğunu ifade etmek, muhalefetin bu hareketle Gürcistan ve Ukrayna’daki “Renkli devrimlerin” arasındaki farklılığa vurgu yapmak istemesine işaret etmektedir. Gürcistan ve Ukrayna’daki olaylar Rus siyasetçileri ve askeri teorisyenleri tarafından Washington ve NATO tarafından kurgulanan savaşın yeni bir versiyonu olarak nitelendiriliyordu. Pashinyan’ın protestoların tamamen iç mekanizmalarla yönlendirildiğini belirtmesi, ‘ne Batı, ne Rusya’ konseptini kullanması, aslında yıllardır HHK iktidarını desteklemesiyle bilinen Kremlin’de oluşabilecek hoşnutsuzlukları önlemek amaçlıydı.

 

Dışardan gelen reaksiyonlar

Ermenistan muhalefeti Rusya’yı “sinirlendirecek” en küçük adımdan bile kaçınırken Rusya da çok şaşırtıcıdır ki, Ermenistan’daki olaylara yönelik fazlasıyla “sakin” bir duruş sergilemektedir. Post-Sovyet bölgesinde olan diğer devletlerde vaki protestolardan farklı olarak Kremlin’in “bekle ve gör” pozisyonunda olduğunu söyleyebiliriz. Rusya Dış İşleri Bakanlığı sözcüsü Maria Zakharova; “Ermenistan, Rusya her zaman sizinledir[6]” açıklamasını yapmıştı. Ermenistan’ı “ebedi ve güvenilir arkadaş[7]” adlandıran Rusya Parlamentosunun Üst kanadından milletvekili Sergei Tsekovsa Ermenistan’ı yönetecek her hükumetin öncekiler gibi Rusya’yla işbirliği içerisinde olacağından emin bulunduğunu ifade etmiştir. 

Diğer taraftan, Avrupa ve ABD iktidarda değişimin barışçıl şeklini alkışladıklarını açıklamış ve halk hareketinin Ermenistan’daki demokrasi koşullarının insan hakları, şeffaflık ve hukukun üstünlüğündeki sorunların iyileşmesine katkıda bulunacağına inandıklarını belirterek, hükumet ve muhalefet arasında yapıcı diyaloğun önemine desteklerini de belirtmişlerdir[8]

 

Ermenistan’ın geleceği 

Ermenistan Parlamento Sözcüsü Ara Banloyan Ermenistan’da yeni Başbakan’ın 1 Mayısta atanacağını açıkladığı sırada siyasi kulislerde Ermenistan’ın geleceğiyle ilgili farklı senaryolar tartışılıyordu. 

Muhalefetin Parlamentoda 58 yere sahip olan HHK’ın ‘koşulsuz teslimiyeti’ talebinin gerçekçiliği, seçimlerin geleceğini kuşkulu kılmaktadır. Senaryo, HHK’in iktidarını sürdürmek için ısrarcı bir tutum benimsemesi halinde gerginliğin tırmanması ve protestoculara karşı güç kullanımının kaçınılmazlığı sonucunu doğurabilir. İkinci senaryo ise Elk partisinden olan “halk adayı” Başbakan olmak için milletvekillerinden gereken oyu toparlayamayabilir. 

Karabağ çetesinden kurtulmak için sokaklarda itirazlarını sürdüren Ermeniler için Elk Partisinin iktidarı ele geçirmesi ihtimali çok da umut verici değil. Ermenistan toplumundaki sorunların köklerinin sadece iç mekanizmalara bağlı olmadığı ve dış siyasetle doğrudan ilişkilendiğini dikkate alırsak, Ermenistan’ın uluslararası ilişkilerini eski görüşlerden vazgeçmeden yönetmek Ermenistan toplumunu ileriye götüremez. Sadece iç politikada gerçekleştirilen yüzeysel değişimler değil, Ermenistan’ın dış politikasında komşu devletlerle mevcut ve onun bölgesel ve küresel entegrasyonunu engelleyen sorunlardan da kurtulması Ermeni halkını Karabağ çetesi döneminde düştüğü durumdan gerçek anlamda kurtarabilir. Sonuç olarak, siyasi alanda iç politikada beklenen demokratikleşme Ermenistan’ın dış ilişkilerine de yansımalıdır, yoksa Ermenistan’da devam eden politik süreç sadece “yeni şişedeki eski şarap” olarak kalacaktır. 

 

 

[1]Whitmore, Brian. "Crisis Spotlights 'Karabakh Clan'." RadioFreeEurope/RadioLiberty. April 08, 2008. Accessed April 27, 2018. https://www.rferl.org/a/1079586.html.

[2]Al Jazeera. "Armenian Opposition Leader Nikol Pashinyan Detained." Armenia News | Al Jazeera. April 22, 2018. Accessed April 27, 2018. https://www.aljazeera.com/news/2018/04/armenian-pm-sargsyan-walks-meeting-opposition-180422063600399.html.

[3]Gadarigian, Hrant. "Nikol Pashinyan to International Press: "Our Movement Isn't Pro-West or Pro-Russia."" Hetq - News, Articles, Investigations. April 24, 2018. Accessed April 27, 2018. http://hetq.am/eng/news/87979/nikol-pashinyan-to-international-press-our-movement-isnt-pro-west-or-pro-russia.html.

[4]Кириллова, Анна. "Чисто американская работа: Марков считает «армянским майданом» отставку Саргсяна на фоне протестов." Федеральное агентство новостей No.1. April 23, 2018. Accessed April 27, 2018. https://riafan.ru/1050005-chisto-amerikanskaya-rabota-markov-schitaet-armyanskim-maidanom-otstavku-sargsyana-na-fone-protestov.

[5]Waal, Thomas De. "Sometimes Armenian Protests Are Just Armenian Protests." Foreign Policy. April 23, 2018. Accessed April 27, 2018. http://foreignpolicy.com/2018/04/23/sometimes-armenian-protests-are-just-armenian-protests/.

[6]"«Армения, Россия всегда с тобой!»: Захарова прокомментировала события в Ереване." НТВ.April 23, 2018. Accessed April 27, 2018. http://www.ntv.ru/novosti/2009043.

[7]Eckel, Mike. "A 'Color Revolution' In Armenia? Mass Protests Echo Previous Post-Soviet Upheavals." RadioFreeEurope/RadioLiberty. April 24, 2018. Accessed April 27, 2018. https://www.rferl.org/a/armenia-mass-protests-echo-previous-post-soviet-upheavals-colored-revolutions/29189559.html.

[8]"Delegation of the European Union to Armenia and EU Member States' Embassies in Armenia: "We Applaud Peaceful Nature of Change"." Hetq - News, Articles, Investigations. April 25, 2018. Accessed April 27, 2018. http://hetq.am/eng/news/87984/delegation-of-the-european-union-to-armenia-and-eu-member-states-embassies-in-armenia-we-applaud-peaceful-nature-of-change.html.


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten