İÇİNE KAPANAN AVRUPA BİRLİĞİ TÜRKİYE’Yİ AVRASYA’YA YÖNELMEYE ZORLAMAKTADIR
Yorum No : 2013 / 21
12.02.2013
3 dk okuma

Avrupa Birliği 2014-2020 yıllarını kapsayan yedi yıllık bütçesini zorlu müzakereler sonunda kabul etmiştir. Bütçede Türkiye’nin olası üyeliğine ilişkin bir kalem öngörülmemesi itibarıyla, Türkiye bakımından Avrupa Birliğinin önümüzdeki yedi yıl boyunca içine kapalı bir kale olmayı sürdüreceği, Meriç nehri kenarına çekilen Schengen tel örgüsünün bütün çirkinliği ile Avrupa kalesinin sınırlarını belirlemeye devam edeceği ve Avrupa Birliği’nin Avrupa kıtasını birleştirici, kapsayıcı değil, ayırımcı ve dışlayıcı olacağı resmiyet kazanmaktadır.

Balkan ve Avrupa ülkesi olduğu tarihi, coğrafi, sosyal ve kültürel bağları itibarıyla tartışılamayacak olan Türkiye bakımından Avrupa Birliğinin hissi ve sübjektif değerlendirmelerden ve muhtemelen dini bağnazlıktan kaynaklanan yaklaşımı tabiatı ile üzüntü vericidir. Bunun da ötesinde, bir düş kırıklığı yaratmakta, moral bir yücelik atfedilen ‘avrupa değerleri’ nin uygulamadaki yüzü ve nasıl keyfi biçimde istismara açık olduğu ortaya çıkmaktadır. Türkiye Avrupa’nın ve Asya’nın kavşak noktasında bir Avrasya ülkesidir. AB’nin yaklaşımı bu gerçeği değiştiremeyecek olmakla beraber, küresel ekonomik ve siyaset ağırlık noktasının Asya’ya kayıyor olmasına paralel biçimde, Türkiye’nin Asya’ya açılımına da ilave bir ivme kazandırması kaçınılmaz olmaktadır.

Türkiye’nin Avrasya açılımını AB’ye duyulan tepkiye dayandırmak dar görüşlü ve yanıltıcı olacaktır. Türkiye’nin Avrasya konumunun tüm potansiyelini kullanması önümüzdeki dönemde sadece AB bakımından değil, küresel bir güç olan müttefiki ABD ile işbirliğinde de yeni ufuklar açabilecektir. Bu açılımın Uzakdoğu olarak tanımlayabileceğimiz Pasifik’te başta Çin olmak üzere gelişen ekonomilere bir bağlantı oluşturabilecek şekilde, Türkiye bakımından en köklü ve somut adımı, yakın doğuda, yani asyanın orta ve batısında, on ülkenin oluşturduğu Ekonomik İşbirliği Örgütü’ne (ECO) canlılık kazandırmakla başlayabilir. Bu atılım ile İran’ın da tecritten işbirliğine kazandırılması, Afganistan ve Pakistan’ın ekonomik olarak bölgede faal hale gelmesi, orta asya ve Kafkasların küresel ekonomiye katılmaları gündeme gelebilecektir. Halen Azerbaycan’ın dönem başkanlığını yaptığı ECO, siyasi konjonktürden kaynaklanabilecek kısa dönemli sıkıntıları kurucu üyelerden Türkiye’nin ön alması ve yaratıcı girişimleri ile aşabilecek alt yapıya ve deneyime sahip bir örgüttür.

Avrupa Birliğinin ve batılı müttefiklerinin bu yeni dönemde Türkiye’ye, G-20 üyeliği ile üstlendiği küresel sorumlulukları da gözetecek şekilde destek vermeleri dünyada yeniden oluşmakta olan dengelerin ihtilafsız gerçekleşebilmesine katkıda bulunacaktır.


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten