UKRAYNA’DA 31 MART 2019 CUMHURBAŞKANLIĞI İLK TUR SEÇİMİ: ÖZET DEĞERLENDİRME
Analiz No : 2019 / 6
04.04.2019
8 dk okuma

1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla bağımsızlığını kazanan Ukrayna’da daha önce 1991, 1994, 1999, 2004, 2010 ve 2014 yıllarında altı cumhurbaşkanlığı seçimi gerçekleştirilmiştir.[1] 31 Mart 2019 Pazar günü gerçekleştirilen seçim bu ülkedeki yedinci cumhurbaşkanlığı seçimidir. Seçime katılım oranının %65.52 olarak açıklandığı seçimde, beklenildiği üzere hiçbir aday oyların %50’sinden daha fazlasını elde edememiş, bu nedenle seçim 21 Nisan 2019 tarihinde geçekleştirilecek olan ikinci tura kalmıştır. Bu turda, 31 Mart’ta en yüksek oy oranına ulaşan iki aday olan Volodymyr Zelensky ve hâlihazırdaki cumhurbaşkanı Petro Poroshenko yarışacaktır. 2019 cumhurbaşkanlığı seçimini kazanan aday, olağanüstü bir durum olmaması halinde, 2024 yılına kadar Ukrayna’nın cumhurbaşkanı olarak görev yapacaktır. 

31 Mart 2019 günü yapılan seçim ikinci tura kalmış olsa da, hem seçim sürecinde yaşananlar ve bu süreçte ortaya çıkan tartışmalar hem de birinci turda alınan sonuçlar, Ukrayna’daki güncel siyasi ve toplumsal durumun anlaşılması açısından önemli bir tablo sunmaktadır. Bunun yanında, 31 Mart-21 Nisan 2019 seçimleri, Kasım 2013-Şubat 2014 EuroMaidan Devrimi süreci sonrasında gerçekleştirilen ilk cumhurbaşkanlığı seçimi olması bakımından da, EuroMaidan Devrimi sonrası Ukrayna’daki yaşanan siyasi ve toplumsal gelişmelerin ve bu süreçte ortaya çıkan dinamiklerin anlaşılmasına yardımcı olacak somut gelişmelerden biridir. 31 Mart-21 Nisan 2019 seçimlerinin bu niteliğiyle de değerlendirilmesi gerekmektedir. Yapılacak olan bu değerlendirme, Ukraynalı ve yabancı pek çok uzmanın ifade ettiği bir görüş olan EuroMaidan Devrimi’nin Ukrayna için radikal bir dönüm noktası olduğu görüşünün irdelenmesi açısından önem arz etmektedir. 

Cumhurbaşkanlığı seçiminin yapıldığı 2019 Ukrayna’sı, halkının önemli bir kısmının ekonomik zorluklarla boğuştuğu; beş yıl önceki ümit dolu günlerde verilen sözlerin yerine getirilmemesi nedeniyle hayal kırıklığı yaşadığı; politikacılara güveninin çok düşük olduğu ve ülkenin doğusunda devam eden çatışmaların toplumda belli ölçüde bir yılgınlık yarattığı bir ülkedir. Böyle bir bağlamda, yüksek eğitimli, kentli ve genç nüfus dışındaki kesimlerin, 2015 yılında çıkartılan hafıza yasaları; 2017 yılında çıkartılan eğitim dili ve radyo ve televizyonlarda Ukraince kullanımına dair yasalar; 2018 yılı sonunda büyük tartışmalar sonucu Fener Rum Patrikhanesi’nin Ukrayna’da bağımsız bir Ortodoks Kilisesini tanıması gibi Rus kimliğinden ayrışmış bir ulusal kimlik inşasına yönelik girişimleri, umulan düzeyde takdir etmediği görülmektedir.

Seçim sürecinde sürdürülen tartışmalara bakıldığında, Ukrayna’da Donbas sorunun çözümüne dair güçlü bir beklentinin olmadığı anlaşılmaktadır. Bununla ilgili dikkat çeken bir husus hemen tüm uzmanların, Donbas sorunun ortaya çıkmasındaki esas aktörün Rusya olduğu ve bu nedenle çözümünün de Rusya’ya bağlı olduğu yönündeki görüşleridir. Donbas konusu ile ilgili böyle bir tablo mevcutken, Kırım konusunda ise adayların göstermelik bir takım beylik sözler dışında dikkate değer bir perspektif sunamadıkları, uzmanların da benzer şekilde bu konuyu fazla tartışmadıkları görülmüştür. 

Ukrayna’da seçim dönemine girilmesiyle birlikte Yulia Tymoshenko ve hâlihazırdaki cumhurbaşkanı Petro Poroshenko öne çıkan adaylar olmuştur. Ne var ki, 31 Aralık günü aktör-komedyen ve televizyon yapımcısı Volodymyr Zelensky’nin adaylığını açıklaması tüm dengeleri değişmiştir. Öyle ki, siyasi bir geçmişi veya tecrübesi bulunmamasına rağmen Ukrayna’da çok tanınan bir aktör-komedyen olan Zelensky’nin oy oranının Tymoshenko ve Poroshenko’dan daha yüksek olduğunu ve ikinci tura kalmasının çok büyük bir ihtimal olduğunu gösteren pek çok seçim anketi kamuoyuyla paylaşılmıştır.

Seçimde öne çıkan üç adayın seçim vaatlerine baktığımızda, Poroshenko’nun, daha ziyade, Ukrayna’nın Avrupa ve Euro-Atlantik ile bütünleşmesi ve Rus kimliğinden ayrışmış bir Ukrayna ulusal kimliği inşa etme konularına vurgu yaptığı; Tymoshenko ve Zelensky’nin ise Avrupa ve Euro-Atlantik’le bütünleşme konusunu gündeme getirmekle birlikte, söylemlerini esas olarak ekonomik meseleler ve yolsuzlukla mücadele gibi konular üzerine kurdukları görülmüştür. Bu çerçevede, Poroshenko’nun Ukrayna’nın dış politika ve kimlik inşası tercihleri hakkında daha net bir siyasi söylemi olduğu ve bu yolda izlenmesini öngördüğü politikalar konusunda daha somut bir söyleminin olduğu görülmektedir. Bununla bağlantılı olarak, Poroshenko’nun seçim propagandasının ideolojik içeriğinin diğer iki adaya göre daha görülür olduğunu söylemek mümkündür. Bunun yanında, Tymoshenko ve Zelensky’nin ekonomiye dair çözüm önerilerinin muğlak, popülist ve gerçekçilikten uzak olduğu görülmüştür. Bununla ilgili olarak, adayların ekonomiye dair önerilerinin daha ziyade gündelik konularla ilgili olduğu ve ciddi bir ekonomik reform perspektifi barındırmadığı da dikkat çekmiştir. 

31 Mart 2019 Pazar günü gerçekleştirilen cumhurbaşkanlığı seçiminde Zelensky %30.6, Poroshenko %17.8, Tymoshenko %14.2, Yuriy Boyko %9.7, Anatoliy Hrytsenko %7.1 ve Ihor Smeshko % 6.5 oy oranıyla en çok oy olan adaylar olmuşlardır. Seçime katılım oranı %63.52 olarak ilan edilmiştir. Gözlemciler seçimde günü ciddi usulsüzlüklerin yaşanmadığını belirtmişlerdir. 

Seçimde yarışan adaylar dikkate alındığında karşılaşılan ilk önemli olgu, 2014 EuroMaidan Devrimi’nin yeni ve liyakat sahibi bir siyaset sınıfı yaratamamış olmasıdır. Seçimde yarışan pek çok aday, EuroMadian-öncesi Ukrayna’ya ait olan ve ülkede 2014 yılında yaşanan olayları doğuran ekonomik, toplumsal ve siyasi şartların oluşmasında rolü olan isimlerdir.

Ukraynalı seçmenin seçime görece ilgisizliği, toplumdaki kırgınlık ve kızgınlığın yanında ümitsizliğin de bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Bu durumun bir nedeni hiç kuşkusuz yukarıda belirtildiği gibi 2014 sonrasında temiz ve liyakat sahibi yeni bir siyaset sınıfının ortaya çıkmamış olmasıdır. Bunun yanında, ülke ekonomisi ve toplumsal psikoloji üzerinde ciddi düzeyde olumsuz etkileri olan Donbas’ta süregiden çatışma durumundan ve bununla ilgili olarak Rusya’nın yürüttüğü Ukrayna’yı yıpratma ve yıldırma siyasetinin başarısından da söz edilebilir.

21 Nisan 2019 tarihinde gerçekleştirilecek olan ikinci tur seçime Zelensky ve Poroshenko’nun kalmaları, ikinci tur seçimde yarışacak toplumsal ve siyasi yaklaşımlara işaret etmektedir. Zelensky ve Poroshenko söylemlerinde bir değişiklik yapmazlarsa, ikinci turda Euro-Atlantik yanlısı ideoloji ile ekonomi yarışacaktır. Öte yandan bu yarışın sonucu ne olursa olsun, seçim propagandalarını büyük ölçüde ekonomik sorunlar üzerinden şekillendiren Zelesnky ve Tymoshenko’nun birinci turda aldıkları toplam %45 civarındaki oy oranına karşılık Poroshenko’nun %18 civarındaki oyu, Ukrayna toplumunun önceliğinin ülkenin Euro-Atlantik’le bütünleşmesi değil, ekonomik sorunlarının halli olduğu fikrini vermektedir. Öte yandan, ülkedeki tüm olumsuzluklara rağmen, bu olumsuzlukların oluşmasını engelleyemeyen Poroshenko’nun %18 civarında oy almış olması, Ukrayna’da her şeye rağmen Euro-Atlantik tercihini destekleyen önemli bir kesimin olduğunu da göstermektedir. Ülkedeki ekonomik sorunların çözülmesi bu desteği artıracak çok önemli bir faktör olacaktır.

 

Fotoğraf: The Ukrainian Week

 


[1] Bu değerlendirme, Ukrayna’da 31 Mart-21 Nisan 2019 cumhurbaşkanlığı seçimi hakkında yapılmakta olan daha kapsamlı bir değerlendirmenin, ilk tur seçim hakkındaki bölümünün özeti mahiyetindedir. 21 Nisan 2019 tarihinde ikinci tur seçim de tamamlandıktan ve sonuçlar açıklandıktan sonra, 31 Mart-21 Nisan 2019 cumhurbaşkanlığı seçimine dair daha kapsamlı bir değerlendirme okuyucularımıza sunulacaktır.


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten