ALMANYA'NIN AŞIRI SAĞ TERÖRİZMİ VE ÜRKEK NSU KARARI
Analiz No : 2020 / 35
07.10.2020
18 dk okuma

Giriş

Geçtiğimiz yıl yaptığımız analizimizde ayrıntılı olarak ifade ettiğimiz üzere, Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) aşırı sağcı terör örgütü, 2000 ile 2007 yılları arasında Almanya’da on kişiyi öldürmüştür[1]. Kurbanlardan sekizi, Almanya’da nüfusu üç milyondan fazla olan Türk toplumuna mensuptur. Son kurban, 2007’de vurulan bir Alman kadın polisti. Bu terör hücresi, bu dönem içinde ayrıca bazı soygunlar ve bombalamalar da yapmıştır. 1998 ile 2011 yılları arasında Saksonya’daki Chemnitz, Zwickau şehirlerinde 11 banka, Mecklenburg-Batı Pomerania’da Stralsund’da 1 banka ve Thuringia’daki Arnstadt ve Eisenach’da 2 banka soymuştur [2]. NSU, bu soygunlarda 212,000 DM (1998-2001) ve 486,000 Avro (2001-2011) nakit para çalmıştır. NSU cinayetleri ve bombalı saldırılarına ilişkin bilgilere aşağıdaki tablolarda yer verilmektedir:

 

NSU’nun cinayetlerinin listesi

TARİH

YER

KURBANIN ADI

9 Eylül 2000

Nürnberg, Bavyera

Enver Şimşek

13 Haziran 2001

Nürnberg, Bavyera

Abdurrahim Özüdoğru

27 Haziran 2001

Hamburg

Süleyman Taşköprü

29 Ağustos 2001

Münih, Bavyera

Habib Kılıç

25 Şubat 2004

Rostock, Mecklenburg Batı-Pomerania

Mehmet Turgut

9 Haziran 2005

Nürnberg, Bavyera

İsmail Yaşar

15 Haziran 2005

Münih, Bavyera

Theodoros Boulgarides

4 Nisan 2006

Dortmund, Kuzey Ren Vestfalya

Mehmet Kubaşık

6 Nisan 2006

Kassel, Hesse

Halit Yozgat

25 Nisan 2007

Münih, Bavyera

Michéle Kiesewetter

Kaynak: Daniel Koehler, Right-Wing Terrorism in the 21st Century: The ‘National Socialist Underground’ and the history of terror from the Far-Right in Germany. (New York: Routledge, 2017)

 

NSU’nun bombalı saldırılarının listesi

TARİH

YER

TİP

23 Haziran 1999

Nürnberg, Bavyera

Boru tipi bomba

19 Ocak 2001

Köln, Kuzey Ren Vestfalya

Bombalı mektup

9 Haziran 2004

Köln, Kuzey Ren Vestfalya

Çivili bomba

Kaynak: Daniel Koehler, Right-Wing Terrorism in the 21st Century: The ‘National Socialist Underground’ and the history of terror from the Far-Right in Germany. (New York: Routledge, 2017)

 

 

Ahiren yayınlanan NSU konulu bir Deutsche Welle (DW) haber analizinde, NSU terör örgütünün 9 Haziran 2004’teki çivili bomba saldırısı şöyle tarif edilmektedir:

“NSU, ayrıca Haziran 2004’te Köln’de bir Türk mahallesinde 22 kişinin yaralanmasına neden olan çivili bomba saldırısından sorumlu tutulmaktadır. Soruşturmayı yürütenler, ilk başta cinayet girişimini yerel Türk kumar mafyasına isnat etmişlerdir. Yıllar geçtikten sonra yetkililer, şüphelerini aşırı sağ kanat teröristlerine çevirmişlerdir. Soruşturmanın ilk yıllarında kurbanların aile üyeleri, kocalarının, oğullarının ve erkek kardeşlerinin suça karıştığı ithamlarıyla karşı karşıya kalmışlar, bu nedenle suç örgütlerinin hedefleri haline gelmişlerdir”[3]

Bahsettiğimiz geçen seneki analizimizde belirtildiği üzere, Beate Zschäpe, Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardt, Nasyonal Sosyalist Yeraltı örgütünün çekirdeğini oluşturmuştur. Uzman bir kaynağın çalışmasında yer alan bilgiye göre, 1990’lı yılların başlarında Doğu Almanya’da Jena’da birbirleriyle tanışmışlar ve 13 yıldan uzun bir süre küçük bir hücre halinde birlikte yaşamışlardır. Bu grubun “hiçbir zaman tamamen gizli ve yalnız olmadığı, ancak başka farklı boyutlardaki grupların ve yapıların çok karmaşık ağıyla bütünleşmiş”[4]. olduğu ileri sürülmektedir. NSU’nun terörist faaliyetleri, 4 Kasım 2011’de Eisenach-Thuringia’da gerçekleştirdiği banka soygununun takibi ve soruşturması sırasında tamamen deşifre olmuştur. Uzman kaynak tarafından aktarılan açıklamalara göre, NSU ikilisi Mundlos ve Böhnhardt, Eisenach’da banka soygunu için bir karavan kiralamış ve suç mahallini terk etmek için bisiklet kullanmıştır. Stratejik bir şekilde park edilmiş bir karavanda, polis aramaları sona erene kadar beklemişlerdir. Ancak, tesadüf eseri görgü tanıkları Mundlos ve Böhnhardt’ın karavana gelip bisikletleri sakladıklarını gözlemişlerdir. Yakınlarda alarma geçirilmiş bir polis devriyesi telsiz iletişimi üzerinden merkezlerine karavanı incelemek üzere olduklarını bildirmiştir. Fakat birkaç el ateş edildikten sonra, öbür iki atış polis memurları tarafından duyulmadan önce karavan içeriden ateşe verilmiştir. Mundlos ve Böhnhardt, yoğun bir silah deposu (içinde 2007’deki cinayette kullanılan polis silahları olan) ve cephane içeren aracı ateşe verdikten sonra kendilerini öldürmüştür. Sadece birkaç saat sonra, grubun üçüncü üyesi Beate Zschäpe, grubun Zwickau’daki dairesini ateşe vermiş, olay yerinden ayrılmış, üstlendikleri faaliyetleri gösteren DVD’leri içeren yaklaşık on iki mektubu gazetelere, camilere, partilere ve bir aşırı sağcı posta taşıma firmasına postalamış ve avukatı ile beraber polise teslim olmadan önce birkaç gün saklanmıştır. Daire enkazında araştırma yapan dedektifler, ilk dokuz cinayette kullanılan tabancalar da dahil çok sayıda silah ve sorumluluğun üstlenildiğini gösteren videonun kopyalarını içeren bir dizüstü bilgisayarı bulmuştur. Sonuçta, NSU’nun hayatta kalan son üyesi Beate Zschäpe, bir terör örgütünün ortak kurucusu olmak ve on cinayete, iki bombalamaya ve on dört banka soygununa ortaklık etmekle suçlanmıştır[5].

 

Beş yıl süren NSU davası ve mahkeme kararı

NSU davası, 6 Mayıs 2013’te Münih Yüksek Bölge Mahkemesi’nin 6’ncı Ceza Dairesi’nde başlamış ve Beate Zschäpe, NSU üçlüsünün “yakın çevresinde” bulunduğuna inanılan Ralf Wohlleben ve André Eminger dahil dört şüpheli ile birlikte yargılanmıştır[6]. Zschäpe, 10 cinayet, kundakçılık, terör örgütü kurmak ve terör örgütü üyeliğiyle suçlanmıştır. Aşırı sağ Alman Ulusal Demokratik Partisi (NPD) eski yetkilisi Ralf Wohlleben, 29 Kasım 2011’de tutuklanmış ve bir terör örgütünü desteklemek ve altı cinayet ortaklı etmekle suçlanmıştır. André Eminger, NSU konusundaki uzmanlar tarafından NSU’nun yakın çevresine mensup bir kişi olarak görülmektedir. Bir pazarlama ve medya firmasının sahibi olup, NSU’nun sorumluluğu üstlendiğini belirten ve saldırılarla alaycı üslupla dalga geçen videonun, ileri bir teknikle hazırlanmasına yardımcı olmuştur. Adıgeçenin “Brigade Ost” (Doğu Tugayı) Dazlak grubunun bir üyesi olduğu ve 24 Kasım 2011’de tutuklandığı ileri sürülmektedir. Federal Başsavcı, onu Köln’deki bir bombalamaya yardımcı olmakla, soygunla ve bir terör örgütüne destek olmakla suçlamıştır[7].

Neredeyse beş yıl süren yargılamadan sonra, Münih Yüksek Bölge Mahkemesi 11 Haziran 2018’de kararını vermiştir. Beate Zschäpe, 10 cinayette suç ortaklığında bulunmaktan, 43 cinayet girişiminden, 2 ağır bombalı saldırıdan ve 15 banka ve başka soygunlardan suçlu bulunmuş ve müebbet hapse mahkûm edilmiştir[8]. Ralf Wohlleben, cinayete yardım ve yataklık etmekten dolayı 10 yıl hapse mahkûm olmuştur. O tarihte reşit olmayan Carsten Schultze, NSU’ya tabanca ve susturucu temin etmekle suçlanmış ve üç yıl hapse mahkûm edilmiştir. Holger Gerlach, doğum belgesini ve başka kimlik belgelerini NSU üyesi Uwe Mundlos’a vermekten dolayı üç yıl hapse mahkûm edilmiştir. Sonuncusu, fakat aynı derecede önemli olan, André Eminger’e, terörist bir gruba yardımda bulunmaktan dolayı sadece iki yıl ve altı ay ceza verilmiş ve mahkûmiyet süresini yargılama sırasında doldurmuş olduğundan serbest bırakılmıştır [9]. Deutsche Welle haberine göre, mahkeme kararının açıklanması sırasında mahkeme salonu, bazı kişilerin bir gece önceden kuyruğa girmek suretiyle içeri girmeleri nedeniyle tıklım tıklım dolu idi. Bu şekilde içeri giren bir grup Neo-Nazi, André Eminger serbest bırakıldığında yüksek sesle tezahürat yapmıştır. Bu sırada, birçok kişi de karar okunmadan önce NSU’nun kurbanları için bir dakikalık saygı duruşunda bulunmuştur [10].

 

Alman kamuoyunda mahkeme kararına karşı yöneltilen eleştiriler

Münih Mahkemesi’nin kararı, özellikle bu ağır suçların zaten çok sınırlı sayıda olan suç ortaklarına hafif cezalar verilmiş olması sebebiyle geniş kitlelerce eleştirilmiştir. The Guardian gazetesinin haberine göre, NSU konusundaki bir kitabın ortak yazarı olan Dirk Laabs[11], Zschäpe’nin suç ortaklarına verilen cezaları “hafif” bir karar olarak tanımlamış ve aynı kişilerin “İslamcı hücrelerin” terör faaliyetleri için silah ve lojistik destek sağlamakla suçlanmış olmaları halinde derinlemesine soruşturulmuş olacaklarını belirtmiştir [12]. NSU kurbanlarının akrabaları, arkadaşları ve destekçileri, 600’den fazla görgü tanığı olan beş yıllık yargılamanın, Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın (BfV) bu cinayetlerin ne ölçüde farkında olduğuna dair bilgi sağlamadığını ileri sürmüştür. Bu eleştirilere göre, polis ayrıca, yıllar boyunca kurbanların, ülkenin Alman-Türk toplumları arasındaki çete savaşına karışmış oldukları yanlış varsayımına dayanarak, cinayetlerdeki ırkçılık güdülerinin varlığını inkâr etmiştir. Ayrıca bu bağlamda, yargılama sırasında neo-Nazi grupları hakkındaki bilgilerin defalarca paralı muhbirler tarafından istihbarat birimlerine iletildiğinin öğrenildiği vurgulanmıştır. Dahası, 21 yaşındaki Halit Yozgat’ın Nisan 2006’da cinayete kurban gitmesi sırasında Hessen merkezli bir istihbarat ajanı cinayetin işlendiği kafede olmakla birlikte, olayı görmezden gelmiştir. Yargılama sırasında BfV merkezinin bir çalışanı, NSU hücresi 2011’de ortaya çıktığından günler sonra yedi muhbirin dosyalarını yok ettiğini itiraf etmiştir.

Bu doğrultuda, özellikle André Eminger için verilen hafif karar, geniş çapta eleştiriye neden olmuştur. Bu bağlamda Eminger’in eşiyle birlikte, 13 yıl boyunca üç ana NSU sanığının en yakın sırdaşı olduğu ileri sürülmektedir. Sözü geçen, karnına “Öl Yahudi Öl” kelimelerinin dövmesini yaptırmış ve yargılanma sırasında neo-Nazi görüşlerini itiraf etmiştir. NSU üyeleri, onun yardımı sayesinde on yıldan uzun bir süre boyunca yeraltında yaşayabilmiştir. Cinayete teşebbüse yardım etmedeki rolü sebebiyle savcının 12 yıllık bir hapis cezası talep ettiği Eminger, bir terör örgütünü desteklemekten dolayı sadece iki buçuk yıllık bir hapis cezasına çarptırılmış, neo-Nazi destekçilerinin alkışları ve tezahüratları arasında serbest bırakılmıştır [13].

Münih mahkemesi, kararın verilmesinden yaklaşık iki yıl sonra, 21 Nisan 2020’de hükmünün gerekçesini yayınlamıştır. Mahkemenin gerekçeli kararını, iki gün daha geç yayınlamış olması halinde, geçerli yasal sürenin sona ermesi sebebiyle bütün yargılamanın tekrarlanmasının gerekeceği ileri sürülmektedir. Gerekçeli kararın yayınlanmasından sonra, şimdi, savcılığın ve savunma avukatlarının yeniden yargılama için temyize başvurmalarının da mümkün olduğu iddia edilmektedir.

Deutsche Welle’in raporuna göre, babası NSU tarafından öldürülen davacılardan birinin avukatı, davanın ana amacının sadece NSU’nun hayatta kalan tek ana üyesini mahkûm etmek olmadığını öne sürmüş, mahkemenin NSU’nun suçlarının ayrıntıları konusunu aydınlatması gerektiği görüşünü dile getirmiştir. Avukat, özellikle, mahkemenin Almanya’nın iç istihbarat teşkilatının (Verfassungsschutz) başarısızlıklarını soruşturmuş olması gerektiğini belirtmiştir.  Ayrıca, mahkeme kararının suça imkan veren yapısal sorunlar yerine, izole ve radikalleşmiş bir hücreye işaret ettiğini ileri sürmüştür. Kurbanların akrabaları ve onların avukatları, Zschäpe’nin mahkûmiyet hükmünü tartışmamakta, fakat yazılı gerekçedeki kayıtsız dili şiddetle eleştirmektedirler. Kurbanların akrabalarından birçoğunun duruşmalarda ifade verdiğine, ancak onların ifadelerinden tek bir kelimenin bile 3,025 sayfalık hükme dâhil edilmediğine dikkat çekmektedirler [14].

 

Sonuç Yerine

Hatırlanacağı üzere Almanya geçen yıl, Kassel Bölge Valisi Walter Lübcke’nin, bir sığınmacı barınma evine boru bombası yerleştirmeye çalışan ve hapiste bir göçmeni döven neo-Nazi geçmişe sahip radikal birisi tarafından 2 Haziran 2019’da öldürülmesiyle şok yaşamıştır [15]. 19 Şubat 2020’de Frankfurt’a yakın Hannau’da bir aşırı sağcı radikal tarafından gerçekleştirilen terör saldırısında on kişi hayatını kaybetmiş ve beş kişi yaralanmıştır [16]. Bu bağlamda ayrıca, 9 Ocak 2020’de Halle şehrindeki Yahudi topluluğunun katliamının, saldırganın yerel sinagogun kapılarını zorla açamayınca kıl payı engellendiği hatırlanmalıdır. Saldırgan, buna rağmen iki masum kurbanı öldürmüştür. Yetkililere göre, saldırıyı gerçekleştiren kişinin, Yahudi düşmanlığı ve yabancı düşmanlığı saikleriyle harekete ettiği söylenmektedir [17].

Temmuz 2020’de İçişleri Bakanı Horst Seehofer ile BfV Başkanı Thomas Haldenwang tarafından kamuoyuna sunulan rapora göre, Almanya’da aşırı sağ ciddi biçimde güç kazanmıştır. Rapora göre BfV, 2019’da bir önceki yıla göre 24,100 artışla, Almanya’da 32,080 aşırı sağcı tespit etmiştir. BfV, 2018’e göre 300 daha fazla olmak üzere, bu vakalardan 13,000’ini şiddet kullanmaya hazır şeklinde sınıflandırmıştır. Rapor, Almanya’da ırkçılıktaki, aşırı sağcılıktaki, Yahudi düşmanlığındaki yükselişe vurgu yapmakta ve bunları Almanya’nın güvenliğine karşı en büyük tehditler olarak değerlendirmektedir. Rapor, ırkçılığın ve Yahudi düşmanlığının hatırı sayılır ölçüde aşırı sağcılıktan ortaya çıktığını öne sürmektedir [18].

Alman hükümetinin ve Alman toplumunun büyük bir bölümünün, aşırı sağın yükselişiyle paralel biçimde ortaya çıkmaya başlayan terör saldırılarına karşı ciddi bir mücadele verdiğine hiçbir şüphe yoktur. Bu noktada, Alman yetkililer tarafından bahsedilen Almanya’nın güvenliğine tehditler listesine, İslamofobi’deki ciddi yükselişi de eklemek gerekmektedir. Bu çerçevede, İslamofobi’yi Müslüman karşıtı ırkçılık olarak adlandırmak da mümkündür. Ayrıca ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının birleşiminin “yabancı ırkçılığı” kavramını öne çıkarttığı ve bu yeni terimin Müslüman-karşıtı ırkçılığı kapsadığı da bir gerçektir. Bu bağlamda, ırkçılık gibi geniş kapsamlı terimler kullanılırken, Müslüman karşıtı ırkçılık gibi bazı özel ayrımcılık türlerinin göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulamakta yarar bulunmaktadır. 17 Eylül 2020’de Deutche Welle tarafından hazırlanıp yayınlanan “Almanya’da Müslüman karşıtı ırkçılığın yükselişi” başlıklı video, bu meselenin incelenmesi için faydalı bir başlangıçtır. Videonun bağlantı adresi aşağıdaki dipnotta sunulmuştur [19].

Yukarıda belirtilenlerin ışığında, son söz olarak, akla şu soru gelmektedir: Münih Mahkemesi’nin NSU davasındaki ürkek kararı, Almanya’da yakın dönemde aşırı sağcıların ve aşırı sağcı terör eylemlerinin artmasında rol oynamış mıdır? Bu soruya bir akademik araştırmayla cevap aranmasının, Almanya’da aşırı sağın yakın dönemdeki yükselişinin nedenlerinin aydınlatılmasına katkıda bulunabileceği düşünülmektedir.

Diğer taraftan, yakın zamanda aşırı sağcıların polise, askeri yapıya ve istihbarat birimlerine doğrulanmış sızmaları hakkındaki ifşaatlar, bu konunun daha da irdeleyici biçimde takibini gerektiren endişe verici bir gelişmedir.

 

*Fotoğraf: ForeignPolicy.com

**Bu Analiz yazısının aslı İngilizce olarak kaleme alınmıştır. AVİM Çevirmeni Ahmet Can Öktem makalenin tercümesine katkı sağlamıştır.

 

[1] Teoman Ertuğrul Tulun, “Far-Right Violence And Terrorism Rises In Germany: National Socialist Underground (Nsu) Terrorist Group And The Murders Of Eight Turkish-German Citizens”, Center For Eurasian Studies (AVİM) 2019, sy 20 (26 Ağustos 2020), https://avim.org.tr/en/Analiz/FAR-RIGHT-VIOLENCE-AND-TERRORISM-RISES-IN-GERMANY-NATIONAL-SOCIALIST-UNDERGROUND-NSU-TERRORIST-GROUP-AND-THE-MURDERS-OF-EIGHT-TURKISH-GERMAN-CITIZENS-1.

[2] Daniel Koehler, Right-Wing Terrorism in the 21st Century: The ‘National Socialist Underground’ and the History of Terror from the Far-Right in Germany (New York: Routledge, 2018), 131.

[3] Marc Saha, “NSU: What You Need to Know about Germany’s Neo-Nazi Terror Group”, Deutsche Welle, 05 Ağustos 2020, blm. Germany, https://www.dw.com/en/nsu-germany/a-39777036.

[4] Daniel Koehler, “The German ‘National Socialist Underground (NSU)’ and Anglo-American Networks. The Internationalisation of Far-Right Terror”, içinde The Post-War Anglo-American Far Right: A Special Relationship of Hate, ed. Jackson P. ve Shekhovtsov A. (London: Palgrave Pivot, 2014), 124.

[5] Koehler, Right-Wing Terrorism in the 21st Century: The ‘National Socialist Underground’ and the History of Terror from the Far-Right in Germany, 135-36.

[6] “Close periphery” terminolojisi Daniel Koehler tarafından kullanılmaktadır. Koehler, 135.

[7] Koehler, 139.

[8] “NSU Trial Verdict Announced: After 438 Trial Days, a Verdict in the NSU Case Has Been Delivered.”, Rosa Luxemburg Stiftung, 11 Temmuz 2018, blm. Neonazism - NSU-Komplex, https://www.rosalux.de/en/news/id/39094/nsu-trial-verdict-announced/.

[9] “Beate Zschäpe given Life in German Neo-Nazi Murder Trial”, BBC News, 11 Temmuz 2018, https://www.bbc.com/news/world-europe-44764827.

[10] Ben Knight, “Neo-Nazi NSU Member Beate Zschäpe Found Guilty of Murder, Sentenced to Life in Prison”, Deutche Welle, 11 Temmuz 2018, blm. Germany, https://www.dw.com/en/neo-nazi-nsu-member-beate-zsch%C3%A4pe-found-guilty-of-murder-sentenced-to-life-in-prison/a-44626859.

[11] Stefan Aust ve Dirk Laabs, Heimatschutz: Der Staat und die Mordserie des NSU (München: Pantheon Verlag, 2014).

[12] Philip Oltermann, “German Neo-Nazi Beate Zschäpe Sentenced to Life for NSU Murders”, The Guardian, 11 Temmuz 2018, blm. Germany, https://www.theguardian.com/world/2018/jul/11/german-neo-nazi-beate-zschape-gets-life-for-nsu-murders.

[13] Dietmar Gaisenkersting, “Verdict Published in NSU Trial: German Court Protects Neo-Nazi André Eminger”, Web Portal, World Socialist Website, 11 Mayıs 2020, https://www.wsws.org/en/articles/2020/05/11/nsut-m11.html.

[14] Marcel Fürstenau, “Germany: NSU murder verdict facing challenges from all sides”, Deutsche Welle, 15 Mayıs 2020, blm. Germany, https://www.dw.com/en/germany-nsu-murder-verdict-facing-challenges-from-all-sides/a-53453001.

[15] Matthias Bartsch vd., “Father, Neighbor, Killer: Germany’s Chilling New Far-Right Terror”, Spiegel International, 27 Haziran 2019, https://www.spiegel.de/international/germany/father-neighbor-killer-germany-s-new-far-right-terror-a-1273689.html#.

[16] Frank Gardner, “Germany Shooting: ‘Far-Right Extremist’ Carried out Shisha Bars Attacks”, BBC News, 20 Şubat 2020, blm. Europe, https://www.bbc.com/news/world-europe-51567971.

[17] Jenny Hill, “Halle Shooting: Trial Begins for Germany Synagogue Attack Suspect”, BBC News, 21 Temmuz 2020, blm. Europe, https://www.bbc.com/news/world-europe-53471496.

[18] “Number of Right-Wing Extremists in Germany on Rise, Security Report Suggests”, Deutsche Welle, 09 Temmuz 2020, blm. News, https://www.dw.com/en/germany-right-wing-extremists/a-54105110.

[19] Loveday Wright, Anti-Muslim Racism on the Rise in Germany, H. 264 (Germany: Deutsche Welle, 2020), https://www.dw.com/en/anti-muslim-racism-on-the-rise-in-germany/av-54969833.


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten