ULUSLARARASI HOLOKOST ANMA İTTİFAKI BAŞKANI BÜYÜKELÇİ AYLİN TAŞHAN’IN HOLOKOST ANMA GÜNÜ’NDE YAPTIĞI KONUŞMA
Blog No : 2017 / 11
27.01.2017
6 dk okuma

Sayın Başbakan Yardımcım,

Sayın Rektör,

Türk Yahudi Toplumumuzun Saygıdeğer Başkanı ve Mensupları

Saygıdeğer Büyükelçiler ve Kordiplomatiğin Değerli Üyeleri

Kıymetli Konuklar,

İnsanlık tarihinin en büyük trajedilerinin başında gelen “Holokost” asla tekrarlanmaması gereken büyük bir vahşeti simgelemektedir. İkinci Dünya Savaşı yıllarında başta Yahudiler olmak üzere, Roman, engelli, eşcinsel ve muhaliflerden müteşekkil 10 milyon insan Naziler tarafından oluşturulan toplama kamplarında sistematik bir şekilde yok edilmiştir. O kadar ki, aynı anda daha fazla insanı öldürebilmek için çalışmalar yapılmış, bu amaçla etkin yöntemler geliştirilmeye çalışılmıştır. İşte, Holokost böylesine eşi benzeri görülmemiş bir vahşettir.

Holokost farklılıklara duyulan kin, nefret ve korkunun bir yansımasıdır. O dönemlerde Avrupa’yı etkisi altına alan antisemitizm, ırkçılık ve aşırıcılık gibi olguların yol açtığı felaketler zihinlerimizdeki yerlerini korumaktadır. Asıl üzücü olan ise tarih, ırkçılığın ve farklılıklara duyulan nefretin yarattığı bunca felaketle doluyken, bugün de, dünyanın farklı bölgelerinde antisemitizm, ırkçılık, yabancı düşmanlığı gibi olguların İslamafobi ve Hıristiyan karşıtlığını da bünyesine dahil ederek yeniden yükselişte olmasıdır.

Bu nedenle, bugün bizlere düşen, bu olgularla var gücümüzle mücadele etmek, Holokost’u hatırlamak, tarihten ders çıkarmak ve bu tecrübeleri gelecek nesillere aktararak böylesine bir vahşetin bir daha asla yaşanmamasını sağlamaktır.

Bu anlayışla, Birleşmiş Milletler’in, 2005 yılında, İkinci Dünya Savaşı Dönemi’nin en büyük toplama kampı olan Auschwitz-Birkenau’nun kurtarıldığı günü temsilen 27 Ocak gününü “Uluslararası Holokost Anma Günü” olarak kabul ettiği karara ülkemizce de ortak sunucu olunmuştur. Yine bu anlayışla, ülkemiz 2008 yılından bu yana, kısa adı IHRA olan Uluslararası Holokost Anma İttifakı isimli uluslararası kuruluşun çalışmalarına gözlemci olarak katılmaktadır.

Kıymetli Misafirler,

1998 yılında kabul edilen Stokholm Deklarasyonu’nun temel ilkeleri çerçevesinde oluşturulan ve çalışma ilkeleri belirlenen IHRA’nın amaçları, Holokost’un her yönüyle araştırılarak bu konuyla ilgili tüm gerçeklerin ortaya çıkarılması, Holokost mağdurlarının anılması ve Holokost’un gelecek nesillere anlatılarak böylesine bir vahşetin tekrarının önlenmesi şeklinde belirlenmiştir. Biz de bu konudaki sorumluluğumuzu yerine getirmek için çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Bu sorumluluğun gerçekleştirilmesinin yolunun eğitimden geçtiğinin bilinciyle,  ülkemizde son 6 yıldır yapılan 27 Ocak Uluslararası Holokost Anma Günlerini üniversitelerimizin evsahipliğinde gerçekleştirmekteyiz. Böylece, Holokost kurbanlarını anarken, gençlerimizde bu konuyla ilgili daha fazla merak ve farkındalık yaratılmasını hedeflemekteyiz.

Biz, Holokost’la ilgili çalışmalarımızı, IHRA kapsamındaki yükümlülüklerimizin ötesinde tarihi bir sorumluluk ve ilkesel bir yaklaşımın sonucu olarak görmekteyiz.

Sözkonusu ilkeli yaklaşımımız çerçevesinde, esasen hiçbir zaman Holokost’un faili ya da mağduru olmayan ülkemizin, Holokost yıllarında yaşadığı en dramatik olaylardan biri olan Struma faciasında hayatını kaybedenleri anmak üzere son iki yıldır ülkemizde anma törenleri düzenlemekteyiz. 24 Şubat 1942 tarihinde, Romanya’nın Köstence Limanından aldığı 700’den fazla yolcusuyla Filistin’e gitmek üzere yola çıktıktan sonra, İstanbul açıklarında 70 gün boyunca bekletilen ve bir Sovyet denizaltısı tarafından torpillenerek batırılan “Struma” gemisinde hayatını kaybedenler için düzenlenen anma törenlerinin, tarihle yüzleşme yönündeki ilkeli duruşumuzun önemli bir örneği olduğu kanısındayım.   

Ayrıca bu kapsamda, Auschwitz-Birkenau Müzesi Vakfı’nın oluşturduğu uluslararası fona katkıda bulunmaktayız. Ayrıca, Aladdin Projesi, Anne Frank Evi, Yad Vashem gibi kuruluş ve kurumların yanı sıra, Holokost ve antisemitizm bağlantılı çatı kuruluşlarıyla da işbirliğimizi sürdürmekteyiz.

Holokost konusundaki araştırma faaliyetlerine de mümkün olduğunca destek sağlamaktayız. Bunun en çarpıcı örneklerinden birini hiç şüphesiz “Türk Pasaportu” belgeseli oluşturmaktadır.

Bu vesileyle, İkinci Dünya Savaşı yıllarında Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde bulunan Yahudi vatandaşlarımızı kurtarmak için hayatlarını tehlikeye atan meslek büyüklerimi de saygıyla anıyorum. Kendilerine, bizlere bıraktıkları bu onurlu miras için teşekkür ediyorum. Yahudi vatandaşlarımızı kurtarmak için toplama kampına giden treni durdurmak için trene binen ya da o dönemde onlarca insan için umudu ve yaşamı simgeleyen “Türk Pasaportuyla” Yahudi vatandaşlarımızın ülkemize intikalini sağladığı için Nazilerce evi bombalanan ve bu bombalamada hamile eşini kaybeden ve bunlar gibi daha nice diplomatlarımızı ve kahramanlık öykülerini unutmayacağız.  

Değerli Misafirler,

Ülkemizin Holokost’a ilişkin farkındalık yaratılması ve böylesine bir trajedinin tekrarının önlenmesi için gayretlerini sürdürme yönündeki kararlılığı ile bu felakete yol açan ve ne yazık ki günümüzde de mevcudiyetini koruyan antisemitizm, ırkçılık, yabancı düşmanlığı, İslamafobi gibi olgularla mücadelesinden asla vazgeçmeyeceğini vurgulamak isterim. Bu hastalıkları ancak, barışçıl, hoşgörülü ve her türlü farklılığı birer zenginlik olarak gören gençler yetiştirerek yenebiliriz. 

Sözlerime son vermeden, Holokost yıllarında Nazi yönetimlerince mağdur edilen Yahudi bilimadamlarına ulu önderimiz Atatürk’ün daveti üzerine, kapılarını açarak, bu bilimadamlarının ülkemize yaptıkları katkıların gerçekleşmesini mümkün kılan, dolayısıyla da bu konuda çok ayrıcalıklı bir konuma sahip olan Ankara Üniversitesine, bu anlamlı törene geçen yıl olduğu gibi bu sene de evsahipliği yapmasından dolayı şükranlarımı sunuyorum.

Tüm Holokost kurbanlarını huzurlarınızda saygıyla anıyor ve bu acıların bir daha asla yaşanmamasını temenni ediyorum.


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.