RUSYA, IRAK SAHNESİNE DÖNDÜ
Blog No : 2012 / 25
15.10.2012
6 dk okuma

2011 yılının son günlerinde Amerika Birleşik Devletleri Ordusu’nun Irak’ta 2003 yılında başlayan işgaline son vermesiyle başlayan süreç birbirinden dikkat çekici gelişmelerle devam ediyor. Nuri El Maliki Başbakanlığındaki hükümet, Amerikan askerlerinin ülkeyi terk etmesiyle beraber, ilk olarak Sünni Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık El Haşimi’yi terörizmle suçlayarak ülkeyi terk etmeye zorladı. Bunu Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi ile petrol gelirlerinin paylaşımına ilişkin yaşanan tartışmanın tırmanması izledi. Bağdat ve Erbil, petrol gelirlerinin paylaşımı konusunda şimdilik anlaşmış olsa da, Maliki hükümetinin Kuzey Irak’ta askeri denetim kurma girişimlerinin sürmesi ilişkilerin tam anlamıyla rayına oturmasının önünde engel teşkil ediyor. Maliki hükümetinin, İran’dan Suriye’deki Esad yönetimine destek için gönderilen silahların geçişinde Irak hava sahasının kullanımına izin verdiği yönündeki iddialar da Batı dünyasında Irak’taki yönetimin güvenilirliğine ilişin soru işaretleri yarattı. Irak Başbakanı Nuri El Maliki’nin Ekim ayının ikinci haftasında Rusya ve Çek Cumhuriyeti’ne yaptığı ziyaretler ise soru işaretlerini daha da somutlaştırdı. Maliki, Moskova’daki temasları sırasında 9 Ekim’de Başbakan Medvedev, 10 Ekim’de ise Devlet Başkanı Putin ile görüştü. Bu görüşmelerde enerji, savunma anlaşmalarının yanısıra iki ülke arasındaki ticaret hacminin artırılması konuları da ele alındı. Ancak, Maliki’nin Medvedev ile yaptığı görüşmenin ardından yapılan açıklamada, iki ülke arasında Nisan ayından bu yana Savunma Bakanları seviyesinde 3 görüşme yapıldığı ve görüşmeler neticesinde 4 milyar 200 milyon dolarlık silah anlaşması imzalandığı uluslararası kamuoyuna duyuruldu. 30 adet Mi-28 saldırı helikopteri ve 42 adet Pantsir-S1 mobil füze savunma sistemini kapsayan bu anlaşma, Moskova’nın Saddam Hüseyin döneminin sona erdiği 2003 yılında terk etmek zorunda kaldığı Irak’a dönüşü açısından büyük önem taşıyor. Taraflar, Rus yapımı Mig-29 uçaklarının ve ağır zırhlı araçların satışı için de görüşmelerin sürdüğünü bildirdi. Taşıdığı füzeler 20 kilometre menzile sahip olan Pantsir-S1 mobil füze savunma sisteminin Irak ordusu envanterine katılması, Türkiye’nin sınır ötesi hava harekatlarına karşı tepkisini giderek daha sık dile getiren Maliki hükümetinin dikkatten kaçmaması gereken bir hamlesi. Irak Başbakanı Maliki’nin Rusya’dan sonraki durağı Çek Cumhuriyeti’nde de yine bir silah anlaşması ön plana çıktı. Maliki’nin, Prag’daki temasları sırasında 28 adet L-159 uçağının satışı için de anlaşma imzalandı. 1 milyar dolar tutarındaki bu anlaşmayla Irak hava kuvvetleri ses hızının altında uçma kapasitesine sahip çok amaçlı savaş uçaklarına sahip olacak. L-159’lardan 24’ü tek, 4’ü ise çift pilotlu olacak. Irak Hava Kuvvetleri’nin bu uçakları eğitim amaçlı olarak kullanacağı Çek Cumhuriyeti’nden havacıların da bu eğitimlerde yer alacağı ifade ediliyor. Irak Başbakanı Maliki’nin Moskova ve Prag’da imzaladığı anlaşmalar, Bağdat’ın Soğuk Savaş yıllarındaki yörüngesine yönelip yönelmediği sorusunu gündeme getirdi. Irak Başbakanı Nuri El Maliki Rossiya-1 kanalında bu yöndeki bir soruyu yanıtlarken “Irak, ABD’nin babasının malı değildir” dedi ve “Irak kimden silah, kimden petrol alması gerektiğini birilerine danışmak zorunda değildir, kendi kararımızı kendimiz veririz” sözleriyle, ülkesi açısından yeni bir sürecin başladığını ilan etti. Maliki ayrıca ülkesinin savunma sanayi ihtiyacını karşılarken, kaynak çeşitliğine gitmenin öncelikli hedefleri olduğunu da vurguluyordu. Irak’ın Rusya ve Çek Cumhuriyeti’nden yaptığı silah alımları Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı’na da soruldu. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Viktoria Nuland, Washington ve Bağdat arasındaki askeri işbirliğinin çok köklü olduğunu, taraflar arasında yürürlükte 467 silah anlaşması bulunduğunu ve bunların tutarının da 12 milyar 300 milyon dolar düzeyinde olduğunu ifade etti. Nuland, bu açıklamayla, Rusya’nın imzaladığı anlaşmanın Amerika Birleşik Devletleri’nin Irak’ın bir numaralı silah tedarikçisi konumunu tehdit edecek düzeyde olmadığına işaret ediyordu. ABD’nin Irak’a satmayı kabul ettiği 36 F-16 uçağı ve M-1 Abrams tankları bu anlaşmaların can alıcı unsurlarını oluşturuyor. Bu anlaşmalar Irak için olduğu kadar Rusya’nın Ortadoğu bölgesindeki jeopolitik hedefleri açısından da büyük önem taşıyor. Maliki’nin Moskova’daki temasları sırasında imzalanan 4 milyar 200 milyon dolarlık anlaşma, Rusya’nın 1991’de Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından bu yana imzaladığı üçüncü büyük silah satış anlaşması oldu. CAST’ın ( Centre for Analysis of Strategies & Technologies ) verilerine göre Rusya 2003’te Cezayir ile 7,5 milyar dolar, 2009’da ise Venezuela ile 6 milyar dolarlık anlaşmalar imzalamıştı. 2011 yılında 13 milyar 2 milyon dolarlık silah satışı yapan Rusya’nın Irak’la imzaladığı anlaşma bu ülkenin ulusal silah endüstrisinin geleceği ve küresel ekonomik krizle mücadelesi açısından kritik bir öneme sahip. Rusya 1973-2002 yılları arasında Irak’ın bir numaralı silah tedarikçisiydi. Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün verilerine göre 1990 yılında Rusya’nın Irak’a sattığı silahların tutarı 25 milyar doları bulmuştu. Kuveyt’i işgal eden Irak, uluslar arası ambargo nedeniyle silah ihtiyacının yüzde 57’sini Sovyetler Birliği’nden karşılıyordu. Aynı yıllarda Saddam Hüseyin henüz iktidarı terk etmemişken Fransa Irak’ın silah tedarikçileri arasında ikinci sırada yer alıyordu. Fransa 5,5 milyar dolar tutarındaki Mirage F1 savaş uçaklarını Irak’a satmıştı. Giderek artan ambargolar ve 2003 yılındaki Amerikan işgali, Rusya’nın Irak enerji, ticaret ve savunma sanayi sektörlerindeki varlığını noktaladı. Maliki hükümetinin bugün yürürlüğe koyduğu politikalar, 9 yıllık molanın sona erdiğini ve Rus silah endüstrisinin tüm gücüyle Irak üzerinden Ortadoğu’ya yeni bir dönüş yapmaya çalıştığını ortaya koyuyor.


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.