ORTA ASYA’DA AB: YENİ STRATEJİ, ESKİ FİKİRLER - AVRASYA ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ - 20.06.2019
Blog No : 2019 / 38
20.06.2019
9 dk okuma

Bağımsızlıklarına kavuşan Orta Asya ülkeleriyle diplomatik ilişkiler kuran Avrupa Birliği (AB), esas olarak tüm Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkelerini kapsayan “Bağımsız Devletler Topluluğu’na Teknik Yardım” (TACIS) programı ile bölgede etkinlik göstermeye başlamıştır. 1991 yılından beri yürütülmekte olan TACIS, piyasa ekonomisine geçiş ve Sovyetler sonrası devletlerde demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün teşvik edilmesi için teknik destek sağlamayı amaçlamaktadır. Daha sonra, bölgeyle siyasi ve ekonomik ilişkilerin gelişmesiyle birlikte 2002 yılında “Orta Asya Strateji Belgesi 2002-2006” olarak adlandırılan belge ile “Orta Asya TACIS Gösterge Programı 2002-2004” de AB tarafından kabul edilmiştir. 

AB’nin bölgedeki çabalarını çerçeveleyen daha somut bir belge, Almanya tarafından başlatılan ve 2007’de kabul edilen “Avrupa Birliği ve Orta Asya: Yeni Ortaklık Stratejisi” olmuştur. Bu strateji, hem ikili hem de bölgesel diyalog yoluyla AB’nin diplomatik faaliyetlerini tanımlamakta ve insan hakları, hukukun üstünlüğü, iyi yönetişim ve demokratikleşme; gençlik ve eğitim; ekonomik gelişme, ticaret ve yatırım; enerji ve ulaştırma; çevre ve su; ortak tehditler ve zorluklar; ve kültürlerarası diyalog gibi yedi öncelikli işbirliği alanını içermektedir. 2007 AB Orta Asya Stratejisi’nin kabul edilmesinden on yıl sonra Haziran 2017’de Avrupa Konseyi, stratejinin ve dünyada yaşanan son jeopolitik gelişmelerin önemini vurgulayarak belgeyi revize etmiştir. Sonuç olarak, 15 Mayıs 2019’da Avrupa Komisyonu ve AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini tarafından “AB ve Orta Asya: Daha Güçlü Bir Ortaklık İçin Yeni Fırsatlar” başlıklı ortak açıklama yapılmıştır. Söz konusu belge, AB-Orta Asya ilişkilerinde yeni bir dönemin başlangıcına işaret etmektedir. Bu yeni strateji, Avrupa Konseyi ve Avrupa Parlamentosu’nda tartışılacaktır. Keza bu belge 7 Temmuz 2019’da Bişkek’te düzenlenecek olan AB ve Orta Asya Ülkeleri Dışişleri Bakanları’nın 15. Ortak Toplantısı’nda Mogherini ve AB’nin Uluslararası İşbirliği ve Kalkınma Komiseri Neven Mimica tarafından resmi olarak sunulacaktır. 

Bu çerçevede AB’nin bölge ülkeleriyle işbirliğini geliştirmeye yönelik ikili mekanizmalarının, esasen 1990’larda imzalanan ve Türkmenistan ile yapılmış olanı dışındakileri yürürlükte olan Ortaklık ve İşbirliği Anlaşmaları (PCA’lar) olduğu söylenebilir. Daha sonra, siyasi diyalog ile karşılıklı ticareti ve yatırımları teşvik etmek için geniş bir platform sağlamayı öngören Geliştirilmiş Ortaklık ve İşbirliği Anlaşmaları (EPCA) iki taraflı olarak başlatılmıştır. Kazakistan ve AB arasındaki EPCA 2015 yılında imzalanmıştır. Onaylanması beklenen bu anlaşmanın bazı hükümleri geçici olarak uygulanırken, Kırgızistan (Aralık 2017’de başlatılmıştır) ve Özbekistan (Kasım 2018’de başlatılmıştır) ile EPCA’ların müzakere edilmekte olduğu belirtilmelidir.  

Tacikistan, Kasım 2018’de müzakere talebinde bulunmuş, ancak henüz söz konusu müzakereler başlanılmamıştır. Dolayısıyla, şu anda dört Orta Asya ülkesi PCA’lar aracılığıyla AB ile iki taraflı etkileşime devam ederken, Türkmenistan geçici bir ticaret anlaşması çerçevesinde AB ile işbirliği yapmaktadır. Kurumsal olarak, bölgesel stratejisini gerçekleştirmek ve PCA’ları uygulamak için AB, AB Yüksek Temsilcisi ile beş Orta Asya ülkesinin dışişleri bakanları arasında yıllık toplantılar düzenlerken, bakan yardımcısı düzeyinde her yıl AB-Orta Asya Üst Düzey Siyasi ve Güvenlik Diyalog Toplantıları’nı da gerçekleştirmektedir. AB, 2005 yılında, ilk Orta Asya Özel Temsilcisi’ni atamıştır. Şu anda bu görevi Peter Burian üstlenmektedir. Yeni stratejisini geliştiren Brüksel, Orta Asya yetkilileriyle yapılan üst düzey toplantılara ek olarak, belgenin hükümleri hakkında tavsiyelerde bulunan birçok uzman ve uygulayıcı ile bir dizi diyalog platformu da oluşturmuştur. Yeni strateji, Özbek Cumhurbaşkanı Mirziyoyev’in bölgesel politika yaklaşımlarından da açıkça görüldüğü gibi, bölge ülkeleri arasındaki ilişkilerin çözülmesi ve Mart 2018’de Nur-Sultan’da düzenlenen Orta Asya Devlet Başkanları Zirvesi gibi bölgesel gelişmelere dikkat çekmektedir. AB ise, Orta Asya’nın bölgeselleşme sürecini desteklemekte ve Orta Asya’daki bölgesel işbirliğinde ortak çözümlerin geliştirilmesine katkıda bulunacak olan AB kaynaklı programlar yoluyla yatırım yapmaya hazır durumdadır. Ayrıca, strateji geliştiricileri, Avrupa-Asya bağlantısının sağlanmasının önemini vurgulayarak, Kuşak ve Yol Girişimi ve Avrasya Ekonomik Birliği aracılığıyla uygulanan Çin ve Rusya gibi bölgesel güçlerin jeopolitik stratejilerini ve pro-aktif diplomasilerini dikkate almışlardır. Bu jeopolitik değişime paralel olarak AB, Brüksel için de büyük önem taşıyan Afganistan’a yönelik yapıcı yaklaşımını da güncellemiştir. Güvenlik ve istikrar konusundaki ortak çıkarlar göz önüne alındığında AB, Afganistan ve Orta Asya ortakları ile gelişmiş üçlü diyaloğa öncelik verecektir. Ayrıca, AB, stratejide “ilkeli pragmatizm” kavramını takip etmektedir, ki bu da AB’nin diğer stratejik belgelerinde ortaya konmuştur. 

 

Genel olarak, AB’nin bölgede yoğunlaşan faaliyetleri şu üç konuya odaklanacaktır:


- Orta Asya ülkelerinin iç ve dış şokların üstesinden gelme ve reform kapasitelerini güçlendirerek esneklik için ortaklık geliştirmek; 

- Ekonomik alanda modernleşmeyi destekleme, sürdürülebilir ilişkileri teşvik etme ve gençliğe yatırım yapma yoluyla refah düzeyini arttırmak için ortaklık yapmak; 

- Ortaklığın yapısını güçlendirmek, siyasi diyaloğu yoğunlaştırmak ve sivil toplumun katılımına alan açmak için işbirliği kalitesini artırmak. 

Esneklik için ortaklık, demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğünün teşvik edilmesi; sınır yönetimi, göç ve hareketlilik konularında işbirliğinin güçlendirilmesi; çevre, iklim ve su konusunda uyum kapasitesinin artırılması gibi üç bölümü kapsamaktadır. İşbirliği için ortaklık ise, ekonomik reformlar için ortaklığın tüm yönlerinin eşgüdümü; bölge içi ve bölgeler arası ticaretin ve yatırımın kolaylaştırılması; gençlik, eğitim, yenilik ve kültür alanlarında sürdürülebilir ilişkiler ve yatırımların teşvik edilmesi yoluyla gerçekleştirilecektir. İşbirliğinin kalitesini artırmak amacıyla AB, siyasi diyalog ile sivil toplumlar ve parlamentolarla işbirliği yoluyla da ortaklığın gücünü artırmayı teklif etmektedir. 

2007 stratejisiyle karşılaştırıldığında, demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü; gençlik, eğitim, inovasyon (yenilik) ve kültür; ve çevre, iklim ve su konularında esneklik (uyum gücü) gibi işbirliğinin üç yönü çok önemli değişikliklere uğramadan devam etmektedir. Bu çerçevede, enerji ve ulaşım bağlantılarının güncellenmiş stratejideki rolü, AB’nin Avrupa ve Asya’yı Birleştirme Stratejisi’ne uygun olarak sürdürülebilir bağlantıların teşvik edilmesiyle vurgulanmaktadır. Ulaşım, enerji ve dijital bağlantıların yanı sıra insanî ilişkiler ana işbirliği alanları arasında yer alacaktır. Ekonomik reformlarla ilgili olarak, 2007 stratejisi ekonomik kalkınma, ticaret ve yatırımın teşvik edilmesine odaklanırken, yeni strateji ekonomik reformlar için ortaklığın pekiştirilmesine ve bölge içi ve bölgeler arası ticaret ve yatırımların kolaylaştırılmasına vurgu yapmaktadır. Strateji, ortak tehdit ve zorluklarla mücadele; sınır yönetimi, göç ve hareketlilik konularında işbirliğini içerecek şekilde genişletilmiştir. 

Ortaklığın öneminin (gücünün) artırılması, AB’nin EPCA’lar aracılığıyla Orta Asya ile mevcut işbirliği mekanizmalarını geliştirme konusundaki ilgisini teyit etmektedir. Söz konusu EPCA’lar, Doğu Komşuluk ülkelerinde olduğu kadar geniş fırsatlar sunmasa da, Orta Asya ülkelerine, birçok sektörde yoğun bir siyasî diyalog ile mal ve hizmetlere karşılıklı erişim için yeni fırsatlar sunacaktır. 

Sonuç olarak, yeni AB stratejisi, bazı yönlerini güçlendirerek ve araçsal olmaktan ziyade daha genel olan özel girişimleri dâhil ederek, önceden belirlenen yedi işbirliği alanının güçlendirilmesini sağlamıştır. Özellikle, yukarıda belirtilen üç ana hususun hiçbiri herhangi bir spesifik girişimi içermemektedir. Strateji, AB’nin, Orta Asya ile uygulamalı (pratik) etkileşim vizyonundan yoksun olması çerçevesinde; Özbekistan’ın bölgeye yönelik yeni yaklaşımı ve Çin’in aktif katılımı nedeniyle siyasetinde değişiklik yapması gerektiği ihtiyacını vurgulamaktadır. Bu sürecin, esneklik (uyum gücü) ve refah için daha yapıcı bir AB-Orta Asya işbirliğine katkı sağlayıp sağlamayacağını ya da AB’nin bölgedeki bağışçı (donör) statüsünü koruyup koruyamayacağına yönelik etkisini zaman gösterecektir. Her iki durumda da, süregelen jeopolitik dönüşümler ile, Avrupa’nın Orta Asya’ya gösterdiği ilginin artması ve Brüksel’in bölgeye yönelik yenilenen vizyonu, AB’den yatırımlar çekme ve siyasi destek almaya ihtiyaç duyan Orta Asya ülkelerine kesinlikle birçok alanda fayda sağlayacaktır. 

 


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.