AŞIRI SAĞ VE BAŞBAKAN MERZ ARASINDA: ALMANYA
Analiz No : 2025 / 21
13.05.2025
13 dk okuma

Avrupa’da yükselen yabancı düşmanlığı, özellikle Almanya gibi ekonomik ve siyasi açıdan lider konumdaki ülkelerde hem iç politikayı hem de uluslararası ilişkileri derinden etkileyen bir mesele haline gelmiştir. Almanya’nın 23 Şubat 2025’teki erken genel seçimleri ve ardından yaşanan siyasi gelişmeler, bu tehdidin yalnızca toplumsal değil, aynı zamanda kurumsal düzeyde, özellikle Alman seçim sistemi üzerinde nasıl bir baskı oluşturduğunu gözler önüne sermektedir. Friedrich Merz’in başbakanlık süreci ve hemen ardından gerçekleştirdiği Fransa ve Polonya ziyaretleri, bu bağlamda hem Almanya’nın iç politik çalkantılarını hem de Avrupa Birliği’nin (AB) geleceğine yönelik stratejik hamlelerini anlamak için kritik bir perspektif sunmaktadır. Bu analizde, yabancı düşmanlığının Alman siyasetine etkileri, Merz’in dış politika hamleleri ve bu gelişmelerin AB’nin bütünlüğü üzerindeki yansımaları ele alınacaktır.

5 Mayıs 2025 Salı günü, Almanya Federal Meclisi’nde yapılan başbakanlık oylamasında, Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) lideri Friedrich Merz, CDU/CSU ve Sosyal Demokrat Parti (SPD) koalisyonunun toplam 328 sandalyesine rağmen, ilk turda gerekli 316 oyu alamayarak sadece 310 oyda kalmıştır. Bu, Almanya’nın savaş sonrası tarihinde bir ilktir ve koalisyon içindeki güven bunalımını açıkça ortaya koymuştur. İkinci turda 325 oyla başbakan seçilen Merz, bu süreçte hem iç politikada hem de uluslararası arenada zayıflamış bir lider imajı çizmiştir[1].

Aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisi, bu siyasi krizi fırsat bilerek erken seçim çağrısında bulunmuştur. AfD Eş Başkanı Alice Weidel, Merz’in ilk turdaki başarısızlığını “Almanya için iyi bir gün” olarak nitelendirirken, partinin kamuoyu yoklamalarında önde olduğunu iddia etmiştir. AfD’nin %19,5 oy oranıyla seçimlerde ikinci parti olması ve anketlerde lider konuma yükselmesi, yabancı düşmanlığı ve göç karşıtı söylemlerin Alman toplumunda giderek daha fazla karşılık bulduğunu göstermektedir. Merz’in göç politikalarını sıkılaştırma önerileri, AfD’nin dolaylı desteğiyle meclisten geçmiş, bu da CDU’nun “güvenlik duvarı” (Alm. Brandmauer) ilkesini sorgulayan tartışmalara yol açmıştır[2].

CDU/CSU-SPD koalisyonu, 9 Nisan 2025’te 144 sayfalık bir protokolle kurulmuş, ancak Merz’in göçmen karşıtı politikaları SPD’nin sosyal demokrat değerleriyle çelişmektedir. Koalisyon sözleşmesi, sınır kontrollerinin artırılmasını, sığınmacıların geri gönderilmesini ve aile birleşimi süreçlerinin iki yıl süreyle askıya alınmasını öngörmektedir. SPD, iltica hakkının korunması ve AB hukukuna uyum konusunda ısrarcı olsa da, Merz’in “kontrol ve sınırlama” odaklı yaklaşımı, koalisyon içinde gerginlik yaratmaktadır. Bu durum, yabancı düşmanlığının yalnızca aşırı sağın değil, merkez sağın da politikalarını şekillendirdiğini ortaya koymaktadır[3].

Almanya’daki gelişmeler, Avrupa genelinde yabancı düşmanlığının siyasi sistemleri tehdit ettiği bir döneme denk gelmiştir. AfD’nin yükselişi, Hollanda’da Geert Wilders’in Özgürlük Partisi, Fransa’da Marine Le Pen’in Ulusal Birlik partisi ve İtalya’da Giorgia Meloni’nin İtalya’nın Kardeşleri gibi aşırı sağ hareketlerle paralellik göstermektedir. Bu partiler, göçmen karşıtı söylemleriyle sadece iç politikayı değil, AB’nin birliğini de tehdit etmektedir. Merz’e AfD ile dolaylı işbirliği suçlamaları, merkez sağın popülist sağa kayma riskini artırmakta ve bu durum Alman seçim sisteminin istikrarını sorgulatan bir unsur olarak öne çıkmaktadır[4].

Alman seçim sistemi, orantılı temsil esasına dayalı bir modelle koalisyon hükümetlerini teşvik etmektedir. Ancak AfD’nin yükselişi ve Merz’in ilk turda güven oyu alamaması, sistemin kırılganlıklarını ortaya koymaktadır. AfD’nin “Alman Anayasasına tehdit” olarak tanımlanması ve istihbarat tarafından izlenmesi, partinin siyasi meşruiyetini tartışmaya açsa da, halk desteği sistemin sınırlarını zorlamıştır. Merz’in AfD’nin dolaylı desteğiyle göç önergesini geçirmesi, diğer partilerin “güvenlik duvarı” ilkesini zayıflatmakta ve koalisyonların işlevselliğini tehdit etmektedir. Bu, Alman demokrasisinin yabancı düşmanlığı karşısında kurumsal bir sınavdan geçtiğini göstermektedir[5].

 

Başbakan Merz’in Fransa ve Polonya Ziyaretleri

Merz’in başbakan seçildikten hemen sonra, 6-7 Mayıs 2025’te Fransa ve Polonya’ya gerçekleştirdiği ziyaretler, Almanya’nın Avrupa’daki liderlik rolünü yeniden tanımlama çabasının bir yansımasıdır. Ancak bu ziyaretler, iç politikadaki çalkantılar ve yabancı düşmanlığının gölgesinde gerçekleşmiştir.

Merz, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile Paris’te bir araya gelmiştir. Bu ziyaret, Merz’in Avrupa Birliği’nin motoru olan Almanya-Fransa eksenini güçlendirme ve AB’nin stratejik özerkliğini artırma hedefinin bir göstergesidir. Ziyaret, Merz’in başbakanlık oylamasında yaşadığı sarsıntının hemen ardından gerçekleştiği için, uluslararası alanda meşruiyetini pekiştirme çabası olarak da değerlendirilebilir.

Macron ve Merz, Ukrayna’ya destek, savunma harcamalarının artırılması ve ABD’nin yeni yönetimiyle ilişkiler gibi konuları görüşmüştür. Merz, Gazze’deki gelişmelerden “derin endişe” duyduğunu ifade ederek, Almanya’nın Ortadoğu politikasında dengeli bir çizgi izleyeceğini vurgulamıştır[6]. Macron, Merz’in seçim zaferini kutlayan ilk liderlerdendir ve söz konusu ziyarette “güçlü ve egemen bir Avrupa” için işbirliği mesajı vermiştir. Fransa ziyareti, Merz’in Avrupa entegrasyonuna verdiği önemi ve ABD’den bağımsız bir Avrupa savunması vizyonunu güçlendirme arzusunu yansıtmaktadır. Ancak, Merz’in göç karşıtı politikaları, Fransa’nın daha liberal göç yaklaşımlarıyla çelişebilecektir. Yabancı düşmanlığının her iki ülkedeki aşırı sağ partiler (AfD ve Ulusal Birlik) aracılığıyla yükselmesi, bu işbirliğini sekteye uğratabilir. Merz-Macron ikilisinin, Polonya’yı da kapsayan bir “Avrupa motoru” oluşturma çabası, AB içindeki kutuplaşmayı aşmak için kritik bir husustur[7].

Merz, Fransa ziyaretinin ardından Polonya Başbakanı Donald Tusk ile görüşmek üzere Varşova’ya geçmiştir. Bu ziyaret, Merz’in Polonya ile ilişkileri “bir üst seviyeye taşıma” hedefini yansıtırken, Weimar Üçgeni’ni (Almanya, Fransa, Polonya) canlandırma çabasının bir parçası olarak de değerlendirilebilir. Polonya, Ukrayna’ya destek ve Rusya’ya karşı sert politikalar konusunda Almanya’nın kilit müttefiklerinden biridir[8].

Görüşmelerde, Ukrayna’ya askeri destek, enerji güvenliği ve AB’nin doğu sınırlarındaki göç baskısı ele alındı. Merz’in Polonya ziyareti, Almanya’nın sınır kontrollerini sıkılaştırma politikalarının Polonya ile koordinasyonunu sağlama amacı taşısa da[9], Tusk, Merz’in Avrupa savunmasına yönelik vizyonunu desteklediğini belirtmiş, ancak Polonya’nın kendi aşırı sağ hareketleriyle mücadele ettiği bir dönemde, sınır kontrolleri konusunda tam bir uyum sağlanamamıştır[10].

Polonya ziyareti, Merz’in AB’nin doğu kanadını konsolide etme ve Rusya’ya karşı birleşik bir cephe oluşturma stratejisinin bir parçasıdır. Ancak, Polonya’daki Hukuk ve Adalet Partisi’nin (PiS) etkisi ve yabancı düşmanlığı, Tusk hükümetinin Merz ile tam bir uyum sağlamasını zorlaştırıyor. Merz’in göçmen karşıtı söylemleri, Polonya’nın sınır politikalarını desteklese de, AB’nin ortak iltica politikalarına zarar verebilecektir. Çünkü Polonya Başbakanı Tusk Merz’in sınır kontrollerini sıkılaştırma planına karşı çıktığını açık bir şekilde ifade etmiştir. Weimar Üçgeni’nin yeniden canlandırılması, yabancı düşmanlığının AB içindeki ayrışmaları derinleştirmesi durumunda sınırlı kalabilecektir[11].

Merz’in Fransa ve Polonya ziyaretleri, Almanya’nın AB içindeki liderlik rolünü yeniden inşa etme çabasını yansıtırken, yabancı düşmanlığının bu süreci nasıl karmaşıklaştırdığını da ortaya koymkatadır. Merz’in “Avrupa’nın ABD’den bağımsızlığını sağlama” vizyonu, NATO’nun geleceğine dair belirsizlikler ve ABD'deki Donald Trump yönetiminin öngörülemez politikalarıyla birleştiğinde, AB’nin stratejik özerklik arayışını hızlandırmaktadır. Ancak, AfD gibi aktörlerin Almanya’da ve diğer Avrupa ülkelerindeki yükselişi, bu vizyonu tehdit etmektedir. Yabancı düşmanlığı, yalnızca iç politikada kutuplaşmayı artırmakla kalmayıp, aynı zamanda AB’nin ortak değerler etrafında birleşmesini zorlaştırmaktadır. Merz’in ziyaretleri, bu bağlamda hem bir fırsat hem de bir sınav niteliği taşımaktadır.

Yabancı düşmanlığı, Almanya’da yalnızca toplumsal bir mesele olmaktan çıkmış, demokratik kurumları ve seçim sistemini doğrudan tehdit eden bir unsur haline gelmiştir. AfD’nin %19,5 oy oranı ve anketlerde lider konuma yükselmesi, orantılı temsil sisteminin aşırı sağa alan açtığını gösteriyor. Merz’in AfD’nin dolaylı desteğiyle göç önergesini geçirmesi, CDU’nun geleneksel “güvenlik duvarı” ilkesinden sapma riskini artırmaktadır. Bu durum, koalisyon hükümetlerinin işlevselliğini zayıflattığı gibi, seçim sisteminin istikrarını da sorgulatmaktadır.

Ayrıca, Merz’in ilk turda seçilememesi, koalisyon içindeki güven bunalımını ve ideolojik uyuşmazlıkları gözler önüne sermektedir. SPD’nin sosyal demokrat değerleri ile CDU’nun göç karşıtı politikaları arasındaki çatışma, koalisyonun kırılganlığını artırmaktadır. AfD’nin bu çatlakları fırsat bilerek erken seçim çağrısı yapması, sistemin krizlere yanıt verme kapasitesini test ediyor. Yabancı düşmanlığının bu denli kurumsal bir tehdit oluşturması, Alman demokrasisinin Nazi geçmişiyle yüzleşme çabalarını da zorlaştırıyor. Avrupa genelinde ise, yabancı düşmanlığı AB’nin ortak iltica politikalarına ve serbest dolaşım ilkesine tehdit oluşturmaktadır. Merz’in sınır kontrollerini sıkılaştırma vaadi, Schengen Alanı’nın bütünlüğüne zarar verebilir ve diğer üye devletlerle gerilim yaratabilecektir. Bu, AB’nin birliğini koruma çabalarını baltalarken, aşırı sağın popülist söylemlerine ivme kazandırmaktadır.

Friedrich Merz’in başbakanlık süreci ve Fransa ile Polonya ziyaretleri, Almanya’nın hem iç politikada hem de uluslararası arenada karşı karşıya olduğu karmaşık dinamikleri ortaya koymaktadır. Yabancı düşmanlığı, AfD’nin yükselişiyle birleştiğinde, Alman seçim sistemini ve AB’nin birliğini tehdit eden bir güç haline gelmektedir. Merz’in dış politika hamleleri, Avrupa’nın stratejik özerkliğini güçlendirme potansiyeli taşısa da, iç politikadaki çalkantılar ve koalisyonun kırılganlığı bu vizyonu gölgelemektedir.

 

*Görsel: https://www.bbc.com/turkce/articles/c80y5lvdkdyo

 

[1] “Alman Siyasetinde Şaşırtan Gelişmeler: Tarihte Bir İlk,” Sözcü, sozcu.com.tr, 6 Mayıs 2025, https://www.sozcu.com.tr/tam-kuracaklar-derken-merz-ilk-turda-sansolye-olamadi-p171092.

[2] “Almanya Seçimleri: Muhafazakâr CDU/CSU Sandıktan Zaferle Çıktı, Aşırı Sağcı AfD İkinci Sırada,” BBC Türkçe, bbc.com.tr, 24 Şubat 2025, https://www.bbc.com/turkce/articles/ce30l1vyd3xo.

[3] “Almanya’nın Yeni Hükümetinden Daha Sıkı Sınır Kontrolü Vaadi,” EuroNews, tr.euronews.com, 30 Nisan 2025, https://tr.euronews.com/2025/04/30/almanyanin-yeni-hukumetinden-daha-siki-sinir-kontrolu-vaadi.

[4] “Almanya Seçimleri AB’yi Nasıl Etkileyecek? Friedrich Merz Birliği Toparlayabilir Mi?,” BBC Türkçe, bbc.com.tr, 25 Şubat 2025, https://www.bbc.com/turkce/articles/c80y5lvdkdyo.

[5] “Almanya’da Hristiyan Birlik Partileri’nin başbakan adayı Merz, aşırı sağcı AfD ile işbirliği yapacak mı?,” VOA, voaturkce.com, 28 Ocak 2025, https://www.voaturkce.com/a/almanyada-hristiyan-birlik-partilerinin-basbakan-adayi-merz-asiri-sagci-afd-ile-isbirligi-yapacak-mi/7952841.html.

[6] “Almanya Başbakanı Merz: Gazze Şeridi'ndeki gelişmelerden derin endişe duyuyoruz,” Anadolu Ajansı, aa.com.tr, 7 Mayıs 2025, https://www.aa.com.tr/tr/dunya/almanya-basbakani-merz-gazze-seridindeki-gelismelerden-derin-endise-duyuyoruz/3560071.  

[7] “Merz-Macron Görüşmesi: Almanya ve Fransa 'Ortak Savunma ve Güvenlik Konseyi' Kuracak,” euronews, tr.euronews.com, 7 Mayıs 2025, https://tr.euronews.com/my-europe/2025/05/07/merz-macron-gorusmesi-almanya-ve-fransa-ortak-savunma-ve-guvenlik-konseyi-kuracak.

[8] Alexandra Brzozowski, “Germany’s Merz Only Offers Poland Train Talk, After France Gets Defence Pledge,” EurActiv, euractiv.com, 7 Mayıs 2025, https://www.euractiv.com/section/politics/news/germanys-merz-only-offers-poland-train-talk-after-paris-gets-defence-pledge/.

[9] “Almanya Başbakanı Merz: Rusya, güvenliğimiz için en büyük tehdit olmaya devam ediyor,” Anadolu Ajansı, aa.com.tr, 7 Mayıs 2025, https://www.aa.com.tr/tr/dunya/almanya-basbakani-merz-rusya-guvenligimiz-icin-en-buyuk-tehdit-olmaya-devam-ediyor/3560421.

[10] “Almanya’nın Yeni Yönetiminden Daha Sıkı Sınır Yönetimi Vaadi,” EuroNews, tr.euronews.com, 30 Nisan 2025, https://tr.euronews.com/2025/04/30/almanyanin-yeni-hukumetinden-daha-siki-sinir-kontrolu-vaadi.

[11] Alexandra Brzozowski, “Germany’s Merz Only Offers Poland Train Talk, After France Gets Defence Pledge,” euractiv, euractiv.com, 7 Mayıs 2025, https://www.euractiv.com/section/politics/news/germanys-merz-only-offers-poland-train-talk-after-paris-gets-defence-pledge/.


© 2009-2025 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.