KAFKASYA’DA GÜÇ REKABETİ: RUSYA-AZERBAYCAN İLİŞKİLERİ, ENERJİ KORİDORLARI VE TÜRKİYE’NİN BÖLGESEL ROLÜ - 02.08.2025
Uep Rapor No : 2025 / 4
02.08.2025
43 dk okuma

Sude Bağcı

AVİM

Uygulamaları Eğitim Programı Katılımcısı

 

Özet

Kafkasya’da Rusya ile Azerbaycan arasındaki değişen güç dinamiklerini tarihsel ve güncel gelişmeler bağlamında analiz etmektedir. Çalışmada, bölgedeki ittifak değişimleri, toprak anlaşmazlıkları ve stratejik enerji koridorlarının ortaya çıkmasının Kafkasya’nın jeostratejik görünümünü nasıl dönüştürdüğü değerlendirilmiştir. Özellikle Zengezur koridorunun artan önemi ve Azerbaycan’ın enerji politikalarının Avrupa için Rusya’ya olan enerji bağımlılığını azaltıcı rolü vurgulanmaktadır. Ayrıca, Türkiye’nin bölgesel istikrarı destekleyen ve enerji bağlantılarını kolaylaştıran yapıcı rolü, bölgesel ortaklıkların çeşitlenmesine ve ekonomik güvenliğin güçlenmesine katkı sağladığı şekilde ele alınmaktadır. Analiz kapsamında, büyük güç rekabetinin bölgesel güvenlik, işbirliği olanakları ve kurumsal yapılara etkileri incelenmekte; uluslararası ilişkiler teorisi, jeopolitik strateji ve sektör perspektifleri bir araya getirilerek, Kafkasya’ya yatırım yapmak veya bölgeye yönelik politikalar geliştirmek isteyen politika yapıcılar ile özel sektör için uygulanabilir öneriler sunulmaktadır.

Giriş

Kafkasya Bölgesi, Karadeniz ile Hazar Denizi arasında, Avrupa ve Asya'nın kavşak noktasında yer almaktadır. Bu stratejik konum, bölgeyi tarih boyunca hem önemli göç güzergahı hem de ticaret ve enerji yollarının ana hattı haline getirmiştir. Coğrafi çeşitlilik ve zengin doğal kaynakların etkisiyle Kafkasya, kültürel bütünleşmeden ziyade coğrafi faktörlerle tanımlanmış, farklı etnik ve siyasi yapıların bir araya geldiği bir bölge olmuştur.

Doğal sınır oluşturan Büyük Kafkas Dağları, bölgeyi Kuzey ve Güney Kafkasya olarak ikiye ayırmaktadır. Kuzey Kafkasya, Rusya Federasyonu'na bağlı Dağıstan, Çeçenistan ve Kuzey Osetya gibi özerk cumhuriyetleri içerirken; Güney Kafkasya ise Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından bağımsızlaşan Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan’dan oluşmaktadır. Güney Kafkasya’da; Gürcistan coğrafi konumuyla, Azerbaycan doğal kaynakları ve demografik yapısıyla, Ermenistan ise Rusya ile askeri ittifakı sayesinde öne çıkmaktadır.[1]

Sovyetler Birliği döneminde bir tampon bölge olan Kafkasya, Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte büyük güçlerin stratejik rekabet sahasına dönüşmüştür. Özellikle Hazar ve Orta Asya enerji kaynaklarının Avrupa pazarlarına taşınmasında Kafkasya, Rusya’ya alternatif güzergahların oluşturulmasıyla kritik bir enerji koridoru haline gelmiştir. Bu durum, hem bölgesel jeopolitik rekabeti artırmakta hem de farklı aktörlerin (Türkiye başta olmak üzere) bölge politikalarına yön vermesine zemin hazırlamaktadır .[2]

Sovyet sonrası dönemde Rusya, etki alanını korumak amacıyla bölgede çeşitli siyasi ve askeri stratejiler geliştirirken; Türkiye, Azerbaycan ve Batılı aktörler de enerji ve ticaret projeleriyle Kafkasya’daki güç dengelerinde rol almıştır. Son dönemde Azerbaycan, özellikle 2020 Karabağ Savaşı’ndaki askeri başarısı ve Avrupa'ya yönelik enerji arzındaki artan rolüyle bölgenin yükselen aktörlerinden biri haline gelmiştir. Azerbaycan’ın enerji politikaları, Avrupa’nın Rusya’ya olan enerji bağımlılığını azaltacak stratejik alternatifler sunmakta ve bölgesel güç dengesinin yeniden şekillenmesine katkı sağlamaktadır.[3]

 

Bu çalışma, Kafkasya’da Rusya-Azerbaycan ilişkilerinin tarihsel arka planı ve güncel gelişmelerini ana eksen olarak ele alarak, bölgesel güvenlik ortamına ve enerji koridorlarının dönüşümüne olan etkilerini analiz etmeyi amaçlamaktadır. Ayrıca, Türkiye’nin bölge güvenliği ve enerji iş birliği süreçlerinde üstlendiği dengeleyici ve kolaylaştırıcı rol detaylı biçimde değerlendirilecektir. Çalışmanın ana bölümleri; Kafkasya’nın stratejik ve jeopolitik önemi, Rusya-Azerbaycan ilişkilerinin tarihsel seyri, güncel gerilim dinamikleri, enerji koridorları ve Zengezur’un artan önemi, Rusya ve Türkiye’nin bölgedeki stratejik hamleleri, bölgesel güvenlik ve iş birliği perspektifleri ile politika önerilerinden oluşacaktır.

 

1.KAFKASYA’NIN STRATEJİK KONUMU VE JEOPOLİTİK/KÜRESEL AKTÖRLER

Kafkasya, kuzeyde Don ve Volga nehirlerinden, güneyde Aras Nehri’ne, doğuda Hazar Denizi’nden batıda Karadeniz ve Azak Denizi’ne kadar uzanarak Asya ve Avrupa kıtalarını birbirine bağlayan stratejik bir köprü konumundadır. Bu özelliğiyle bölge, tarih boyunca önemli ticaret yolları ve enerji hatlarının geçtiği kritik bir kavşak noktası olmuştur. Zbigniew Brzezinski, Kafkasya’yı Avrasya’nın “şişe mantarı” olarak nitelendirerek, bölgedeki ana güçlerin onayı olmadan enerji transferinin mümkün olmadığını vurgulamaktadır. [4]]Brzezinski’ye göre, Kafkasya’nın önemi; Doğu (Asya-Pasifik) ile Batı (AB) ülkelerini doğrudan birleştiren stratejik lokasyonu, Türkiye, İran, Çin ve Rusya gibi bölgesel güçlerin kesişme noktasında yer alması ve zengin yer altı kaynaklarıyla ilişkilidir.[5]

Jeopolitik teori bağlamında Halford Mackinder’ın heartland kuramı, Kafkasya’nın Avrasya’nın iç halkasında bulunmasının küresel güç mücadelesinde kritik bir savunma hattı ve geçiş noktası oluşturduğunu öne sürer. Nicholas Spykman’ın rimland teorisi ise, dünya hakimiyetinin kıyı kuşaklara ve denizlere egemenlikle mümkün olacağını belirtir. Kafkasya, Karadeniz ve Hazar Denizi’ne kıyısı olmasıyla hem heartland hem de rimland teorileri için stratejik önem taşır. Ayrıca, bölge Basra Körfezi’ne erişim imkanı sunarak, Ortadoğu ile enerji bağlantıları açısından da avantaj sağlamaktadır.[6]

Kafkasya, sahip olduğu doğal kaynaklar ve stratejik konumu nedeniyle büyük güçlerin ilgi odağı haline gelmiştir.  Bu nedenle, bölge birçok bölgesel ve küresel aktörü bir araya getirmektedir. Bölgesel aktörler arasında Türkiye, Rusya ve Azerbaycan; uluslararası aktörler arasında ise Çin, Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri ve İran yer almaktadır.

Bölgesel aktörlerden biri olan Rusya, tarihsel olarak Sovyetler Birliği döneminde Kafkasya üzerinde kurduğu hâkimiyeti sürdürme hedefi doğrultusunda bir dış politika izlemektedir. "Yakın çevre" olarak adlandırılan bu politika çerçevesinde Rusya, Kafkasya'da Avrupa Birliği'ne benzer şekilde, içe kapalı ve birbirine entegre bir sistem oluşturarak bölge üzerindeki etkisini pekiştirmeyi amaçlamaktadır. Ayrıca bölgede barış gücü ordusu adı verilen askeri orduyu barındırmasıyla da hakem rolü oynamaktadır. Rusya önemli gördüğü Güney Kafkasya’da bölge dışı aktörlerin müdahale etmesini engelleyip bölgedeki etkisini arttırmaya yönelik politikalar izlemektedir.[7]

Kafkasya’da kilit bir konumda bulunan Azerbaycan, Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından bağımsızlığını kazanarak bölgedeki jeopolitik denklemde önemli bir aktör hâline gelmiştir. Enerji kaynakları ve bu kaynakların uluslararası pazarlara ulaştırılmasında oynadığı rol, Azerbaycan’ı sadece bölgesel değil küresel düzeyde de stratejik bir ülke konumuna taşımıştır. Rusya’nın enerji transferinde zaman zaman tehditkâr bir tutum sergilemesi, Azerbaycan’ı Doğu-Batı güzergâhında alternatif güzergâh oluşturasıyla enerji güvenliğinde kilit aktörlerden biri olmuştur[8]. Aynı zamanda izlediği çok yönlü denge politikası ve Türkiye ile geliştirdiği yakın ilişkiler sayesinde güçlü bölgesel aktörlerin arasında yer almaktadır[9].

Kafkasya bölgesinde önemli bir aktör olarak öne çıkan Türkiye, Orta Asya’daki Türk Cumhuriyetleri ile bağlantı kurma hedefi doğrultusunda bu bölgeye önem vermektedir. Bu strateji kapsamında, enerji ve demiryolu taşımacılığı gibi alanlardaki rolünü arttırarak Kafkasya bölgesine yönelmiştir. [10] Ayrıca Azerbaycan’la arasındaki kültürel ve dini bağla Türkiye’nin Kafkasya bölgesine olan ilgisini arttırmaktadır[11]

           

2. TARİHSEL ARKA PLAN: RUSYA-AZERBAYCAN İLİŞKİLERİNİN EVRİMİ

Rusya Azerbaycan ilişkilerinin temeline baktığımızda karşımıza 1813 Gülistan ve 1928 Türkmençay antlaşmaları çıkıyor.  Bu anlaşmalarla birlikte Azerbaycan topları ikiye bölünerek güney kısmı İran’a kuzey kısmı ise Rusya’ya verilmiştir. Bu bölünme Azerbaycan’ı Rusya’ya bağlı kılmakla kalmayıp aynı zamanda kendini düşmanlarına karşı koruyabilecek egemen devlet olmasını da engellemiştir. [12] Bu süreçte özerklik konumunda olan Azerbaycan 1918-1920 yılları arasında kısa süreliğine de olsa bağımsızlığını kazanmış olsa da bu uzun sürmemiş 1991 yılında Sovyetlerin yıkılışına kadar da tam bir bağımsızlık yaşayamamıştır.[13]

1991 yılığıyla birlikte bağımsızlığını kazanan Azerbaycan, kuruluşunun ilk yıllarında iç karışıklarla uğraşsa da Ebulfez Elçibey’in başa gelmesiyle olaylar biraz durulmuş ve Türkçülük temalı ve Türkiye yanlısı politikalar izlenmiştir. Bu süreçte Rusya ve İran’a karşı mesafeli davranan Azerbaycan hükümeti kuzey ve güney Azerbaycan’ın birleşmesi fikrini savunmuştur. Rusya’nın asker yardımı karşılığında enerji ihracatını kontrol etmek istemesine ise batılı şirketlerle anlaşmalar imzalayarak karşılık vermiştir. Ebulfez Elçibey  yönetimi süreci boyunca Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü korunması ve dağlık Karabağ sorunun çözülmesini savunmuştur. 1993 yılına gelindiğinde Ermenistan’a karşı kaybedilen kelbecer toprakları ile Elçibey’e olan güven azalmış ve gerçekleştirilen isyanla birlikte görevine son vererek Nahçıvan’a çekilmiştir. [14]

1993 yıllının sonlarına gelindikçe Ermeniler Azerbaycan topraklarını işgali beşte bir oranına kadar gelmiştir. Bu süreçte başa geçen Haydar Aliyev le birlikte ülke biraz olsun düzene kavuşmuş ve Bağımsız Devletler Topluluğu’na (BDT) katılınmıştır. Mayıs 1993’te Azerbaycan ve Ermenistan arasında ateşkes anlaşması imzalanmıştır. Bu gelişmelere takiben 6 Haydar Aliyev İran ve Rusya ile daha yakın ilişkiler geliştirerek Türkiye’yle arasına mesafe koymuştur. İzlenen politikanın bir nedeni olarak Dağlık Karabağ sorununda rüyanın desteğini alabilmek gösterilmiştir. Süreç içerinde Avrupa ve Amerika ile ticaret ilişkilerini geliştirerek Eylül 1994’te ilk petrol antlaşmasını yapmıştır. Haydar Aliyev’in amacı Rusya’nın baskısını Amerika ile dengelemekti.[15]

Haydar Aliyev’in ölümünden sonra 2003 yılında başa geçen oğlu babasıyla benzer politikalar izleyerek dengeli bir yaklaşım geliştirmiş ve “Denge Siyaseti” izleyerek bağımsız dış politika ve çok yönlülüğü hedeflemiştir. Bu yönde iki yönde gelişme izlemektedir. Bir yönü komşu ülkeleri olan Gürcistan, Türkiye, Rusya ve İran’la karşılıklı anlaşma ve iş birliğiyken diğer yönü ise batı ve NATO ile yakın ilişkilerdir. İlham Aliyev’in ana amacı Avrupa ve avro-Atlantik yapı ile entegrasyonu ve avrasya enerji ve ulaşım koridorlarında gelişme ve büyümedir.[16]

 

3. GÜNÜMÜZDE GERİLİMİ VE DÖNÜŞÜMÜ TETİKLEYEN DİNAMİKLER

Rusya’nın Güney Kafkasya politikasında temel yaklaşımı, mevcut statükonun korunması yönündedir. Bu doğrultuda kendisini çoğunlukla “arabulucu” ve “tarafsız” bir aktör olarak tanımlamakta, bölgedeki çatışmalar karşısında dengeleyici bir rol üstlendiğini ileri sürmektedir. Ancak Karabağ meselesinde izlediği tutum, bu tarafsızlık iddiasıyla çelişen bir tablo ortaya koymaktadır. Rusya, Ermenistan’ı müttefiki olarak görürken, Azerbaycan’ı stratejik ortağı olarak görmektedir. Karabağ meselesinin tam anlamıyla çözülememesi, Ermenistan’ın Rusya’ya olan bağımlılığını pekiştirirken, Azerbaycan’ın Rusya’dan tamamen uzaklaşarak Batı ile daha yakın ilişkiler kurmasını da engellemektedir. Bu durum, Rusya açısından stratejik çıkarlarla örtüşse de özellikle Azerbaycan kamuoyunda Moskova’nın Ermenistan’ın yanında yer alması, tarafsızlık iddiasının inandırıcılığına zarar vermekte ve Azerbaycan’la arasında gerilimin kıvılcımlarını atmaktadır.[17] Karabağ savaşı sonucunda Azerbaycan’ın elde ettiği askeri başarı Rusya’nın güney Kafkasya’daki nüfusu açısından dikkat etmesi gereken bir gelişmedir. Bu durum Azerbaycan’ın daha bağımsız dış politika izlemeyi amaçladığını ve bölgedeki güç dengelerinde yeni ve güçlü bir aktör olduğunu göstermektedir. Süreç boyunca Azerbaycan’ın Türkiye’yle geliştirdiği “iki devlet, tek millet” yaklaşımı Rusya’nın politikalara karşı olduğunu da unutmamak gerekir.

Daha yakın tarihe gelmeden yaşanan bir diğer süreç ise Ukrayna savaşının bölge üzerinde yarattı etkilerdir. Rusya Putin yönetimi sürecinde politikalarını enerji merkezli jeopolitik üzerine kurmaktadır[18]. Bu bağlamda Ukrayna’ya saldırmasındaki amaç kendi topraklarının parçası olarak gördüğü Ukrayna’nın ab ve notayla kurmakta olduğu yakınlık ve Rusya’ya karşı kırımın yanında konumlanmasıdır.[19] Rusya batının kendisine olan tahıl ve enerji bağımlılığını kullanarak Ukrayna’dan çıkar sağlamak istemiş ama planı test teperek batının kendisine olan bağımlılığını azaltmak adına alternatif enerji kaynaklarına yönelmesine yol açmıştır. Bu noktada alternatiflerden biri olan Azerbaycan konumu itibariyle öne çıkarak güç kazanmaya başlamıştır. Bunun yanında ulaşım ve taşımacılık alanında da oluşturulan yeni enerji ve taşımacılık koridorları ile Rusya’nın sahip olduğu jeopolitik önemin azaltılması hedeflenmiştir[20]

Aralık 2024 yılına geldiğimizde ise artık gerilim görünür hale gelmeye başlamıştır. 25 Aralık 2024 tarihinde gerçekleşen olayda Azerbaycan Hava Yollarına (AZAL) ait yolcu uçağını Grozni üzerinde Rus savunma sistemi tarafından vurulmuş ve 38 sivil hayatını kaybetmiştir. Olay sonucu Azerbaycan Rusya’dan resmi bir özür beklerken Moskova hükümeti soruşturmaların sürdüğü öne atmış ve bölgede Ukrayna’ya ait dron saldırılarının sürdüğünü söyleyerek sorumluluk almaktan kaçınmıştır. Buna karşılık Azerbaycan cumhurbaşkanı İlham Aliyev yaptığı açıklamada Rus tarafının olayı örtbas etmeye çalıştığını belirtmiş ve beklentilerini dile getirmiştir. "Taleplerimizi Rus tarafına açıkça ifade ettik ve resmen ilettik. Öncelikle Rusya tarafının Azerbaycan'dan özür dilemesi gerekiyordu. İkincisi suçunu itiraf etmesi gerekiyor. Üçüncüsü, suçluları cezalandırmalı, cezai sorumluluğa tabi tutmalı, Azerbaycan devletine ve yaralanan yolcu ve mürettebata tazminat ödemelidir. Bunlar bizim şartlarımız. Bunlardan ilki dün zaten sağlandı. Umarım diğer şartlarımız da kabul edilir. Bütün bu şartlar adildir. Burada olağanüstü bir gereklilik veya sorun yoktur ve uluslararası deneyime, normal insan davranışına dayanmaktadır. Umarım şartlarımız kabul edilir."  [21]. Bunun üzerine Azerbaycan basınında yer alan haberlerde olayın "Düşen uçağa füze saldırısı emrini Rusya ordusu verdi" şeklinde yansıması kamuoyunun öfkesini topladı. Vladimir Putin de 28 Aralık’ta Aliyev’den özür dilemiş ve olayı “trajik bir olay” olarak nitelemiş ancak şartların sağlanması ve suçluların cezalandırılması yönünde somut bir adım atılmamıştır.[22]

İki ülke arasında uçak sorunu daha çözüme ulaşmamışken 25 Haziran 2025 tarihinde Rus polisinin Yekaterinburg kentinde düzenlediği baskında Hüseyin ve Ziyaddin Safarov adlı iki Azeri kardeşin ölmesi sonucu Azerbaycan Rus güvenlik güçlerini "etnik temelli yargısız infazla" suçlamasıyla gerilim iyice büyüdü. Yaşanan gelişmeler sonucu karşılıklı gözaltların gerçekleştiği bir döneme ayak basıldı. Rus devlet haber ajansı Rossiya Segodnya 'ya bağlı Sputnik'in Bakü afisinde gerçekleşen tutuklamalara karşılık Rus tarafında Azeri vatandaşların sınır dışı edilmesi, Azeri iş adamına tutuklanırken orantısız güç uygulanması gibi olaylar basına yansımıştır. Gelinen noktada ise Azerbaycan diasporasının başkanının Rusya vatandaşlığı iptal edilmiştir[23]

Rasim Muzabekov, Rusya’nın Azerbaycan’a yönelik söylemini sertleştirdiğini ve bölgede azalan nüfuzunu Azerbaycan diasporasına baskı yoluyla dengelemeye çalıştığını ifade etmektedir. Bu durum, enerji piyasası başta olmak üzere ekonomik ve diplomatik ilişkileri de etkileyebilir. Arif Yunusov, Azerbaycan’ın Rusya’nın yaptırımları aşmasına dolaylı olarak yardımcı olduğunu ve Avrupa Parlamentosu’nun satılan gazın kaynağını araştırmak üzere komisyon kurduğunu belirtmektedir. İlişkilerdeki olası bir bozulma bu iş birliklerini tehlikeye sokabilir. Muzabekov, Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru ve İran-Rusya-Azerbaycan enerji projelerinin de bu süreçten olumsuz etkilenebileceğini ifade ederken, Krivosheev’e göre ekonomik çıkarlar hâlâ ön planda olsa da Moskova’nın bölgedeki etkisi zayıflamaktadır[24]. Durumu genel olarak değerlendirdiğimizde bölgede gerginlikler sürse de ekonomik çıkarlar uğruna belli bir seviyede ilişkileri sürdürmenin iki ülkenin de iyiliğine olacağını söyleyebiliriz.

 

4.ENERJİ KORİDORLARI, ZENGEZUR VE BÖLGESEL BAĞLANTISALLIK

Güney Kafkasya’nın en önemli kavşak ülkesi olan Azerbaycan, Doğu-Batı ve Kuzey-Güney ulaşım koridorlarının kesiştiği stratejik konumuyla, bölgesel lojistik ve enerji projelerinde belirleyici bir rol üstlenmiştir. Bu doğrultuda Avrupa Birliği öncülüğünde başlatılan TRASEKA (Avrupa-Kafkasya-Asya Ulaştırma Koridoru) programı çerçevesinde Azerbaycan, Hazar ile Avrupa arasında alternatif bir bağlantı hattının şekillendirilmesinde aktif rol almış, Rusya’ya bağımlılığı azaltmayı hedefleyen bu girişimin merkez ülkelerinden biri olmuştur. TRASEKA'nın sunduğu altyapı ve diplomatik ortam, Azerbaycan’ın yalnızca taşımacılık değil, enerji koridorları üzerinden bölgesel güç projeksiyonu geliştirmesine de zemin hazırlamıştır.  [25]

Azerbaycan’ın enerji diplomasisinde bir dönüm noktası niteliği taşıyan Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Petrol Boru Hattı, ülkenin Hazar Denizi’ndeki petrol kaynaklarını uluslararası pazara açan ilk büyük enerji proje olarak 2008 yılında faaliyete geçmiştir.  Proje Karabağ sorunuyla ilişkilerinin gerginleştiği Ermenistan yerine, rotanın Gürcistan üzerinden şekillendirilmesiyle hem jeopolitik endişelerinin hem de Batıya yakınlaşma arzusunun bir yansımasıdır. Türkiye’nin hattaki kilit konumu, iki ülke arasındaki stratejik iş birliğini derinleştirmektedir. Proje sayesinde Rusya ve İran enerji güzergâhları devre dışı bırakılırken, Kazakistan ve Türkmenistan gibi Hazar’ın doğusundaki ülkeler de Azerbaycan üzerinden petrol ihracatına yönelmiştir. Bu durum, yalnız Azerbaycan’ın enerji ihracat kapasitesini değil, bölgesel enerji güvenliği ve bağımsızlığını da güçlendirmiştir.[26]

 

Bir diğer önemli proje olan Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı (TANAP) ve Trans Adriyatik Boru Hattı (TAP) birleşerek, Hazar Denizi’nden Avrupa’ya doğrudan doğal gaz akışını mümkün kılan Güney Gaz Koridoru’nu oluşturmaktadır. Bu koridor, Azerbaycan’ın Şah Deniz-2 sahasından çıkarılan doğal gazı Gürcistan ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştıran ilk büyük ölçekli projedir. Güney Gaz Koridoru’nun Türkiye topraklarındaki kısmını oluşturan TANAP, Azerbaycan ve Türkiye arasındaki enerji iş birliğini pekiştirirken, Türkiye’nin Rusya ve İran’a olan enerji bağımlılığını azaltmasının önünü açmakta ve maliyetleri ciddi miktarda azaltmaktadır[27].  

Azerbaycan’ın enerji ve ulaştırma politikalarındaki stratejik hamlelerinin son halkasını ise Zengezur Koridoru oluşturmaktadır. Temelleri 2. Karabağ savaşı sonrası Rusya’nın arabuluculuğunda Azerbaycan ve Ermenistan arasında imzalanan Üçlü Ateşkes Antlaşmasının 9. Maddesine dayanmaktadır. 9. Madde kapsamında daha önce kesilmiş olan Nahçıvan ve Azerbaycan kara bağlantısının açılmasına vurgu yapılmıştır. Zengezur koridorunun bugünkü halini almasının bir diğer etkeni ise Azerbaycan ve Türkiye arasında imzalanan Şuşa Beyannamesidir. Beyanname kapsamında İki ülke topraklarından geçen uluslararası ulaştırma koridorlarının etkisini arttırmak ve ulaştırma sistemlerinin potansiyelini geliştirme adına işbirliğini pekiştirecektir. Bu kapsamda Azerbaycan ile Nahçıvan Özerk Cumhuriyetini birleştiren Zengezur Koridorunun açılması ve koridorun devamı olan Nahçıvan Kars demiryolu tamamlanması kararlaştırılmıştır.[28]

Zengezur Koridoru'nun açılmasıyla birlikte, tarihsel olarak ilk kez Rusya ile Türkiye arasında doğrudan bir demiryolu bağlantısı kurulacak; aynı zamanda Azerbaycan-Türkiye ile Rusya-Ermenistan birbirine bağlanacaktır. Bu gelişme, Azerbaycan’ın transit gelirlerini artırırken, Türkiye’nin ulaştırma maliyetlerini düşürecek; böylece her iki ülkenin de bölgesel etkisi ve stratejik ağırlığı önemli ölçüde güçlenecektir. Ayrıca, Zengezur Koridoru’nun Orta Asya ile olan bağlantıları kolaylaştırması Türk birliğine katkı sağlamaktadır. [29]

Projeye diğer ülkeler perspektifinden bakıldığında, Ermenistan başlangıçta koridoru egemenliğine yönelik bir tehdit olarak değerlendirmiş ve bölgedeki etkisinin azalacağından endişe duymuştur. Ancak zamanla, uzun yıllardır süregelen izolasyon durumundan çıkma fırsatı ve en yakın müttefiki Rusya ile doğrudan kara yolu bağlantısı kurma imkânı sayesinde projeye daha temkinli bir yaklaşım geliştirmiştir. Ayrıca, ABD öncülüğünde yürütülen diplomatik temaslar kapsamında Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin normalleşmesine yönelik adımlar da bu sürece eşlik etmektedir. [30] Bu gelişmelerin en somut sonucu ise 8 Ağustos 2025’te Washington’da imzalanan ve “TRIPP” (Trump Rotası) adı verilen anlaşma olmuştur. Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın arabuluculuğunda gerçekleşen bu anlaşma ile Zengezur Koridoru’nun Ermenistan topraklarından geçen bölümü, Amerikan şirketlerinden oluşan birliğe 99 yıllığına kiralanmıştır. Bu adım, ABD’nin bölgedeki ekonomik ve stratejik nüfuzunu güçlendirirken Rusya’nın uzun süredir sürdürdüğü arabulucu konumunu zayıflatmış ve diplomatik üstünlüğü büyük ölçüde Amerika’ya bırakmasına yol açmıştır. Her ne kadar Rusya, bölgedeki refahın ve transit yollarının güvenliği gerekçesiyle Ermenistan’ı desteklediğini açıklamış olsa da, bu durum İran ile arasında yeni bir diplomatik gerilime sebep olmuştur. [31]İran Zengezur koridorunu bölgedeki rolünü zayıflatma ve etkinliğini azaltma potansiyeli taşıdığı için ciddi bir tehdit olarak algılanmaktadır. Bu nedenle İran, koridora karşı en sert tutum alan ülkelerin başında gelmektedir. İran, başlangıçta gösterdiği sert tavrını yumuşatarak bu gelişmenin kendi yararına da olabileceğini açıklamış ve söz konusu adımı “bölgede kalıcı barışın sağlanması adına önemli bir gelişme” olarak nitelendirmiştir. Böylelikle İran, gerilimi azaltmayı ve aynı zamanda Türk seçmeninden olumlu bir etki yaratmayı hedeflemiştir.[32]AB ve Çin yönünde baktığımızda koridor Rusya’ya uygulanan ambargolar kapsamında ilişkilerini geliştiren iki ülke için en kısa kara yolu olma potansiyeli taşımaktadır. Bu bağlamda ticaret maliyetleri düşmekte ve bölgede Rusya’ya olan bağımlılık azalmaktadır. AB için, özellikle Trans-Hazar taşımacılığıyla entegre edilebilecek bu güzergâhla, Rusya’ya olan bağımlılığını azalacak ve Orta Koridor üzerinden alternatif ticaret yolları oluşacaktır.[33] Tüm bu gelişmeler, Zengezur Koridoru’nun yalnızca bir ulaşım projesi olmadığını; aynı zamanda bölgesel güç dengelerini yeniden şekillendiren stratejik bir unsur olduğunu göstermektedir. Bu çerçevede, Rusya ve İran gibi aktörlerin etkisi azalırken özellikle ABD ve Türkiye gibi ülkeler için yeni fırsatlar doğmaktadır.

 

5.KÜRESEL REKABET, RUSYA’NIN DEĞİŞEN ROLÜ VE TÜRKİYE’NİN STRATEJİK KATKISI

Kafkasya, jeopolitik konumu ve enerji altyapısıyla yalnızca bölge ülkeler için değil küresel güçlerinde dikkatini çekmektedir. Sovyetler birliğinin dağılmasıyla oluşan güç boşluğu AB, ABD, Çin, Rusya, Türkiye gibi ülkelerin mücadelesine sahne olmaktadır. Bölge üzerinde her ülke kendi stratejisini uygulayarak ilerlemektedir. Çin, bölgeyi Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında stratejik bir transit güzergâh olarak değerlendirmekte; ABD ve Avrupa Birliği ise Rusya'nın bölgedeki etkisini kırmak adına Azerbaycan ve Gürcistan gibi ülkelerle enerji temelli iş birlikleri geliştirmektedir. [34] Özellikle Amerika Zengezur Koridoru üzerine imzalanan TRIPP anlaşması ile Rusya’nın bölgedeki arabulucu rolünü üstlenmek adına adımlar atmaktadır. İran ise Güney Kafkasya’daki gelişmeleri ulusal güvenliği açısından kritik görmekte, özellikle Zengezur Koridoru’nun açılmasını kendi bölgesel etkisini sınırlayacak bir tehdit olarak değerlendirmektedir. Bu çerçevede İran, Ermenistan ile siyasi ve ekonomik ilişkilerini güçlendirmekte hem Batı’nın hem de Türkiye-Azerbaycan hattının bölgede tek taraflı hâkimiyet kurmasını engelleme yönünde dengeleyici bir pozisyon almaktadır.[35]

Yıllar boyu bölgede baskın güç olan Rusya Kafkasya’yı kontrol etmek adına iç karışıkları kullanmış ve kendini arabulucu olarak değerlendirmiştir. Ancak II. Karabağ Savaşı’nda Ermenistan’a yeterli askeri destek verememesi, Rusya’nın bölgedeki “güvenlik sağlayıcı” imajını zedelemiştir. [36] Bu savaşın sonucunda oluşan yeni statüko, Moskova’nın hegemonya hedeflerini doğrudan tehdit etmiştir. Bununla birlikte, Rusya savaş sonrası süreçte tamamen dışlanmamış; 10 Kasım 2020 ateşkes mutabakatı ile Dağlık Karabağ’da “barış gücü” adı altında askeri varlık tesis etmiştir. Bu durum, Rusya’nın bölgeden tümüyle çekilmediğini, aksine stratejik konumunu yeniden kurguladığını göstermektedir. Ancak Ukrayna Savaşı sonrasında maruz kaldığı yaptırımlar ve askeri kapasite kaybı, Güney Kafkasya’daki etkisini sınırlamıştır

Türkiye ise bölgedeki rolünü güvenlik ve iş birliği temelli bir strateji üzerine inşa etmektedir. Özellikle 2. Karabağ Savaşı’nda Azerbaycan’a sağladığı İHA ve SİHA teknolojisi, yalnızca Azerbaycan’ın askeri başarısına katkı sunmakla kalmamış, aynı zamanda Türkiye’nin savunma sanayiinde bölgesel bir güç olarak konumlanmasını sağlamıştır. 15 Haziran 2021 tarihli Şuşa Beyannamesi, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini kurumsallaştırarak, sadece ikili ilişkilerde değil, Türk dünyasıyla bütünleşme sürecinde de büyük bir adımdır. Ayrıca Zengezur Koridoru, Türkiye açısından hem Nahçıvan’la doğrudan kara bağlantısı hem de Orta Asya Türk Cumhuriyetleriyle kesintisiz ulaşım hattı oluşturması bakımından stratejik bir adım niteliğindedir. Bu durum, Türkiye’nin hem lojistik hem enerji güvenliği açısından elini güçlendirmekte ve bölgedeki ekonomik ağları çeşitlendirmektedir.

 

6.BÖLGESEL GÜVENLİK, İŞBİRLİĞİ PERSPEKTİFLERİ VE SEKTÖREL YATIRIM OLANAKLARI

Güney Kafkasya bölgesi devletler arası çatışmalar, küresel rekabet ve iç karışıklıklar sebebiyle istikrarsız bir ortama sahiptir. Ermenistan- Azerbaycan arasındaki dağlık Karabağ sorunu, Gürcistan-Rusya arasında yaşanan Abhazya ve güney Osetya meseleleri, ülkelerin sahip olduğu iç karışıklıklar ve zayıf kurumsal yapılar bölgesel güvenliği tehdit eden başlıca unsurlardır. Enerji güvenliği adına çatışan çıkarların yarattığı sorunlar da bölgeyi etkisi altına almaktadır. [37] Bu kırılgan ortam, sınır bölgelerinde tekrarlayan silahlı çatışmalar, taraflar arasındaki diplomatik kopukluklar ve mayınlı arazilerin yarattığı güvenlik riskleriyle daha da derinleşmektedir. [38]

Bölgede işbirliği olanakları enerji ve ulaşım hatları üzerinden kurulmaktadır. Özellikle enerji alanında Bakü–Tiflis–Ceyhan (BTC) Petrol Boru Hattı, Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP) ve Zengezur koridoru gibi projelerle ülkeler ekonomikle başlayıp ulaşım ve iletişime varan bağlantılar kurarak ilişkilerini güçlendirmektedir. [39]. Ayrıca, ülkeler arasında imzalanan stratejik anlaşmalar, işbirliğinin kurumsallaşmasına ve kapsamının genişlemesine olanak tanımaktadır. Nitekim 15 Haziran 2021’de imzalanan Şuşa Beyannamesi, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki askeri, ekonomik ve siyasi ilişkileri derinleştirerek hem bölgesel istikrarı pekiştirmeyi hem de Türk dünyasında giderek genişleyen bir müttefiklik ağı tesis etmeyi amaçlamaktadır.[40].  Ayrıca bölge ülkeleri olan Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan’ın yanı sıra komşu ülkeler Türkiye, İran ve Rusya’dan oluşan 3+3 bölgesel iş birliği platformu da iki tarafı bir araya getirerek ortak projeler geliştirmeyi ve bölge güvenliğini arttırmak adına kurulan bir yapıdır.[41]

 

Enerji ve transfer projeleri bölgesel güvenlik ve istikrarı arttırmasının yanı sıra yeni yatırım olanakları da sağlamaktadır. Bu bağlamda baktığımızda BTC hattı, 1 768 km uzunluğunda ve ortalama 42 inç çapındaki borularla işletilmekte olup, Gürcistan ve Türkiye kesimlerinde çap değişimleri göstermektedir. Bu hat üzerinde yer alan pompa, pigging ve vana altyapısı, yatırımcılar için bakım, teknoloji, operasyon ve güvenlik alanlarında fırsatlar sunar. Ayrıca, günde 1 milyon varil olan mevcut kapasitenin 1,2 milyon varile çıkarılmış olması, verimlilik odaklı yatırımlar için bir kaynak oluşturur. Projeyi yöneten BTC Co.’yu oluşturan BP, SOCAR ve diğer uluslararası enerji firmaları ve yatırımına destek veren finansal kuruluşların varlığı, güvenilir bir yatırım ortamı sağlayarak girişimcilerin ilgisini artırmaktadır. Kazakistan’ın BTC hattını kullanarak petrol ihracatını artırması, bu altyapının transit iş modelleri ve kapasite genişletme potansiyelinin altını çizmektedir—yeni lojistik ve terminaller gibi alanlarda yatırım imkânları doğurabilir.[42] TANAP boru hattına baktığımızda ise, 1.850 km uzunluğunda ve 56 inçlik ana hat çapıyla Azerbaycan’dan Türkiye’ye doğalgaz taşımaktadır. Türkiye sınırları içerisinde yer alan kompresör istasyonları, ölçüm tesisleri ve vana istasyonları, bakım-onarım, otomasyon, dijital güvenlik ve enerji verimliliği odaklı yatırımlar için fırsatlar sunmaktadır. Projenin ilk aşamada yıllık 16 milyar metreküp olan kapasitesinin gelecekte 24 milyar metreküpe çıkarılabilecek olması, kapasite artışı ve teknoloji tabanlı yatırımlar için kaynak oluşturmaktadır. TANAP’ın işletmesini SOCAR, BOTAŞ ve BP gibi güçlü ortaklıkların üstlenmesi, finansal güvenilirlik ve uluslararası işbirliği açısından yatırımcıya güven veren bir ortam sağlamaktadır. Avrupa’ya uzanan Güney Gaz Koridoru’nun ana halkası olarak TANAP, transit ve dağıtım ağında yeni ticaret merkezleri, depolama tesisleri ve enerji lojistiği yatırımlarına kapı açarak orta ve uzun vadede bölgesel enerji ticaretinde yatırım potansiyelini güçlendirmektedir.[43] [44] Zengezur Boruna baktığımızda kara ve demir yolu ulaşım sistemi üzerine kurulu olan hattın projelerinin henüz fizibilite ve planlama aşamasında olduğu bilinmektedir.  Azerbaycan'ı doğrudan Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti'ne bağlamasının hedeflendiği proje kapsamında lojistik merkezler, gümrük altyapıları, depolama ve dağıtım tesisleri, akıllı ulaştırma sistemleri ve dijital güvenlik çözümleri alanlarının yanında ayrıca güzergahta bulunması planlanan bakım onarım merkezleri, akaryakıt ikmal noktaları ve serbest ticaret bölgeleri, uluslararası taşımacılık şirketleri için yüksek kâr potansiyeli doğurması beklenmektedir[45]. Yeni yaşanan gelişmelerle birlikte ABD’li şirketlerin 99 yıllığına bölgeyi yönetecek olması bölgeye yatırım finansmanı, altyapı geliştirme, güvenlik ve temizlik projeleri gibi alanlara kaynak aktarımını hızlandırmıştır. Bu durum yeni ticaret yolları, lojistik merkezler ve enerji sorunları için finansal destek ve uluslararası garantiler oluşturmaktadır[46] [47] [48]

Genel olarak değerlendirildiğinde, bölgedeki enerji ve ulaştırma projelerinin yalnızca süreçleri hızlandırma ve maliyetleri düşürme potansiyeli değil, aynı zamanda inşaat ve işletme aşamalarında ortaya çıkan istihdam imkânlarıyla da öne çıktığı görülmektedir. Bu projeler, şirketler için farklı sektörlerde yatırım fırsatları yaratırken; yeni ulaşım ağlarının sağladığı hareketlilik bölge ekonomisinin canlanmasına, turizm faaliyetlerinin artmasına ve yerel halkın gelir düzeyine olumlu katkılarda bulunmaktadır.

 

SONUÇ VE POLİTİKA ÖNERİLERİ

Kafkasya, sahip olduğu zengin enerji kaynakları ve stratejik coğrafi konumu nedeniyle küresel ve bölgesel güçlerin yoğun ilgisini çekmeye devam etmektedir. Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından oluşan güç boşluğu, bölgedeki güç dağılımını yeniden şekillendirmiştir. Bölgede Rusya’nın hâkimiyetini sürdürme çabalarına karşın Azerbaycan, özellikle 2020 Karabağ Savaşı sonrasında askeri kapasitesini, diplomatik etkinliğini ve enerji diplomasisini güçlendirerek yükselen bir aktör haline gelmiştir. Azerbaycan’ın yaşadığı bu gelişim ve Rusya’ya rakip pozisyonda yer alması iki ülke arasında gerilimlerin oluşmasına neden olmuştur.

Enerji projeleri bu süreçte merkezi bir rol oynamaktadır. Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı ve Güney Gaz Koridoru, Avrupa’nın enerji kaynaklarını çeşitlendirme ve Rusya’ya olan bağımlılığını azaltma stratejilerinde belirleyici olmuştur. Zengezur Koridoru ise yalnızca Azerbaycan ile Nahçıvan’ı birbirine bağlayan bir ulaşım hattı değil, aynı zamanda Türkiye’nin Orta Asya’ya kesintisiz erişimini sağlayarak Türk dünyasının entegrasyonuna ivme kazandıran stratejik bir unsurdur. ABD’nin son yıllarda bölgeye yönelik ekonomik hamleleri ve İran’ın sert tepkileri, küresel rekabetin bölgesel dinamiklerle iç içe geçtiğini ortaya koymaktadır.

Türkiye’nin rolü bu bağlamda öne çıkmaktadır. Türkiye, hem Azerbaycan’la Şuşa Beyannamesiyle birlikte resmiyet kazanan stratejik ortaklığıyla hem de enerji ve ulaştırma projelerinde üstlendiği transit aktör rolüyle, bölgesel istikrarın ve güvenliğin güçlendirilmesine katkı sunmaktadır. Ancak kalıcı güvenlik ve sürdürülebilir iş birliği önündeki başlıca engeller etnik çatışmalar, siyasi belirsizlikler ve büyük güç rekabetinin yarattığı kırılganlıklardır.

Genel değerlendirme olarak, bölgedeki enerji ve ulaştırma projeleri yalnızca maliyetleri azaltan ekonomik girişimler değil, aynı zamanda güvenlik işbirliği, diplomatik etkileşim ve kültürel bütünleşme için de kaldıraç işlevi görmektedir. Bu nedenle politika önerileri çok boyutlu ve kapsayıcı bir perspektiften ele alınmalıdır.

Bölgede barış ve güvenliğin sağlanması adına çok taraflı diplomasi izlenmeli ve güven arttırıcı önlemlerin yanı sıra uluslararası arabuluculuk mekanizmaları teşvik edilmelidir. Türkiye, Azerbaycan, Ermenistan ve Rusya arasında sürdürülebilir diyalog kanalları kurulmalıdır. 3+3 formatı gibi platformlar etkinleştirilerek güven artırıcı önlemler hayata geçirilmelidir. Ayrıca bölgedeki terörizm ve sınır güvenliği gibi sorunlarda bilgi paylaşımı ve işbirliği sağlanmalıdır. Barış ve güvenliği tehdit eden bir diğer etken etnik ve kültürel farklılıkların oluşturduğu çatışmalardır. Bu konuda da halklar arası iletişim geliştirecek eğitim, kültür ve gençlik projeleri hayata geçirilmelidir.

Enerji güvenliği adına BTC, TANAP VE Zengezur Koridoru gibi kritik projeler üzerinde kapasite artırımı, bakım-onarım ve transfer gibi alanlarda bölgesel işbirliği mekanizmaları geliştirilmelidir. Kritik altyapıların siber ve fiziki güvenliği sağlanarak riskler azaltılmalı, uluslararası kaynak ve kamu-özel sektör işbirlikleri sürdürülebilirliği artırılmalıdır

 


[1]  Memmedov, Elnur. Kafkasya’da Güç Dengesi ve Bölgesel Aktörler. Ankara: Phoenix Yayınevi, 2003.

[2]  Can, Sönmez. “Jeopolitik Açıdan Kafkasya.” Avrasya Dosyası, ASAM Yayınları, 3, no. 4 (1996): 209.

[3]  Erşen, Emre ve Mitat Çelikpala. “Turkey’s Growing Energy Cooperation with Azerbaijan and Its Impact on the South Caucasus’ Geopolitics.” Turkish Policy Quarterly 18, no. 3 (2019): 97–109.

 

[4]  Brzezinski, Zbigniew. The Grand Chessboard: American Primacy and Its Geostrategic Imperatives. New York: Basic Books, 1997, 121.

 

[5]  Brzezinski, 1997, 123.

 

[6]  Mackinder, Halford J. “The Geographical Pivot of History.” The Geographical Journal 23, no. 4 (1904): 421–437; Spykman, Nicholas J. The Geography of the Peace. New York: Harcourt, Brace and Company, 1944, 41; Can, 1996, 210. 

[7] Kanbolat, Hakan. “RF’nin Kafkasya Politikası ve Çeçenistan Savaşı.” Avrasya Dosyası 6, no. 4 (2001)

[8] Dikkaya, Mehmet, ve Abdülkadir Tığlı. “Güney Kafkasya Enerji Koridoru: Alternatif Projeler Kapsamında, ‘TANAP’”. Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi 10, sy 1 (2015): 1.

[9] Kanbolat, “RF’nin Kafkasya Politikası,” 172

[10] Ceyhun Topal, “Türkiye'nin Güney Kafkasya Politikası ve Gürcistan,” Turkish Studies 10, no. 1 (2015): 753–770, http://dx.doi.org/10.7827/TurkishStudies.7878.

[11] Kamer Kasım, Soğuk Savaş Sonrası Kafkasya (Ankara: USAK Yayınları, 2009).

[12] Khayyam İsmayilov, Azerbaycan’ın Rusya ile İlişkilerinde Siyasi Sorunlar (1990–2003), yüksek lisans tezi, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı, danışman Yrd. Doç. Dr. Serpil Çakır, İstanbul 2006.

[13] Meryem Günaydın, “Bağımsızlık Sonrası Azerbaycan’da Kimlik Politikaları,” Avrasya İncelemeleri Dergisi 8, no. 1 (2019): 54–94. 

[14] ResearchGate. “(PDF) Bağımsızlıklarının Yirminci Yılında Azerbaycan, Gürcistan ve Ukrayna, Türk Dilli Halklar-Türkiye ile İlişkiler”. https://www.researchgate.net/publication/303769675_Bagimsizliklarinin_Yirminci_Yilinda_Azerbaycan_Gurcistan_ve_Ukrayna_Turk_Dilli_Halklar-Turkiye_ile_Iliskiler.

[15] Bağımsızlıklarının Yirminci Yılında Azerbaycan, Gürcistan ve Ukrayna,” ResearchGate

[16] “İLham Aliyev Döneminde Azerbaycan’ın Bölgesel Dış Politikası - ProQuest”. Erişim 01 Ağustos 2025. https://www.proquest.com/openview/a4ccf89bf8946ddb0dc80f251c3b17be/1?pq-origsite=gscholar&cbl=2026366&diss=y.

 

[17] Alpcan Acar ve Süleyman Ekici, “İkinci Karabağ Savaşı: Rusya ve İran’ın Yaklaşımları Üzerine Bir Değerlendirme (The Second Karabakh War: An Evaluation on the Approaches of Russia and Iran),” ResearchGate, erişim 30 Temmuz 2025, https://www.researchgate.net/publication/364296101.

[18] Sönmezoğlu, Ayşe Nur. “Rusya'nın Jeoekonomik Güç Aracı Olarak Doğal Gaz: Avrupa ve Çin Örnekleri.” Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi Dergisi 3, no. 2 (2023): 1–23. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2458979.

[19] Çalişkan, Feramuz. Adım Adım Rusya Ukrayna Savaşı ve Üçüncü Tarafların Sürece Etkisi. 2022

[20] Sönmezoğlu, “Rusya'nın Jeoekonomik Güç Aracı,” 7-8.

[21] “Aliyev, Rusya’nın düşürülen uçak için tazminat ödemesi gerektiğini belirtti”. Erişim 01 Ağustos 2025. https://www.aa.com.tr/tr/dunya/aliyev-rusyanin-dusurulen-ucak-icin-tazminat-odemesi-gerektigini-belirtti/3437232.

[22] “Azerbaycan basını, kanıtları paylaştı: ‘Düşen uçağa füze saldırısı emrini Rusya ordusu verdi’”. Erişim 01 Ağustos 2025. https://www.ntv.com.tr/dunya/azerbaycan-basini-kanitlari-paylasti-dusen-ucaga-fuze-saldirisi-emrini-rusya-ordusu-verdi,fX2Zz8LTF06XLlOaG9ATzg.

[23] Milliyet. “SON DAKİKA HABERLERi: AZERBAYCAN-RUSYA GERİLİMİNİN PERDE ARKASINDA NE VAR? UÇAK, İŞKENCE GÖRÜNTÜLERİ, ZENGEZUR KORİDORU”. 20 Temmuz 2025. https://www.milliyet.com.tr/dunya/son-dakika-azerbaycan-rusya-krizinin-perde-arkasi-ucak-gelmeyen-ozur-zengezur-zelenskiy-7401515.

[24] dw.com. “Russia: Is Moscow losing Azerbaijan as an ally? – DW – 07/03/2025”. Erişim 04 Ağustos 2025. https://www.dw.com/en/russia-is-moscow-losing-azerbaijan-as-an-ally/a-73147334.

[25] Kazimli, Dr Elnur. AZERBAYCANIN JEOPOLİTİK KONUMU VE KARABAĞ SORUNU. 27 Haziran 2018.

 

[26] Ali̇Yev, Arzuman. AZERBAYCANIN BÖLGEDEKİ ENERJİ FAALİYETLERİ VE ULUSAL KALKINMA SÜRECİNDE ENERJİNİN ROLÜ. 2023.

[27] Tiğli, Abdülkadir. “Güney Kafkasya Enerji Koridoru: Alternatif Projeler Kapsamında, ‘TANAP’”. Gaziosmanpasa Universitesi Sosyal Bilimler Arastirmalari Dergisi 10, sy 1 (2015): 99-99. https://doi.org/10.19129/sbad.17.

[28] Turkey–Azerbaijan Declaration of Shusha (Türkiye Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Arasında Müttefiklik İlişkileri Hakkında Şuşa Beyannamesi), imzalanan belge, Şuşa, Azerbaycan, 15 Haziran 2021

[29] Polat, Doğan Şafak. “Zengezur Koridoru: Türkiye-Azerbaycan İlişkileri Bağlamında Stratejik, Ekonomik ve Bölgesel Çıkarımlar”. İstanbul Kent Üniversitesi Siyasal, Sosyal ve Stratejik Araştırmalar Dergisi 1, sy 1 (2025): 1.

[30] Memmedov, Asim, ve Murteza Hasanoğlu. “Hazar Denizi’nden Akdeniz’e Zengezur Koridoru”. Uluslararası Yönetim Akademisi Dergisi 6, sy 2 (2023): 2. https://doi.org/10.33712/mana.1305013.

[31] euronews. “Zengezur’dan Trump Rotası’na: Yeni koridor Türkiye’yi nasıl etkiler?” 23:52:27 +02:00. https://tr.euronews.com/2025/08/08/zengezurdan-trump-rotasina-yeni-koridor-turkiye-ve-dunyayi-nasil-etkileyecek.

[32] Ajansı, Anadolu. “Uzmanlar, İran Cumhurbaşkanı’nın Zengezur Koridoru anlaşmasına yaklaşımını değerlendirdi”. 1755158747. https://www.msn.com/tr-tr/haber/dunya/uzmanlar-%C4%B0ran-cumhurba%C5%9Fkan%C4%B1n%C4%B1n-zengezur-koridoru-anla%C5%9Fmas%C4%B1na-yakla%C5%9F%C4%B1m%C4%B1n%C4%B1-de%C4%9Ferlendirdi/ar-AA1KvhNb.

[33] “Azerbaycan’ın Ulaşım Hatları Politikası,” Asya Studies

[34] Mehmet Akif ve Mustafa Şahin. “Jeopolitik/Jeoekonomik Depremler Çağı’nda Güney Kafkasya: II. Karabağ ve Ukrayna Savaşları’nın Bölgesel Etkileri Üzerine Bir Değerlendirme.” Avrasya Dosyası, Cilt 13, Sayı 1 (2022): 70–82.https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2458979

[35] İnaç, Hüsamettin, ve Emine Teryaki. “İRAN’IN GÖZÜNDEN ZENGEZUR KORİDORU: BÖLGESEL DENGELER VE GELECEK SENARYOLARI”. Evliya Çelebi Siyasal Bilimler Dergisi, sy. 2 (Ocak 2025): 24-30.

[36] Hüseynov, Ramid, ve Elnur Paşa. “TÜRKİYE VE RUSYA’NIN JEOPOLİTİK DAVRANIŞI BAĞLAMINDA GÜNEY KAFKASYA’NIN YENİ YAPILANMASI”. Güvenlik Bilimleri Dergisi 14, sy 1 (2025): 139-60. https://doi.org/10.28956/gbd.1665693.

 

[37] Asadov, Murat. “Şuşa Deklarasyonu: Türkiye’nin Güney Kafkasya Güvenlik Çerçevesinde Azerbaycan ve Gürcistan İle İşbirliğinin Önemi: Mevcut Beklentiler ve Zorluklar”. Marmara Üniversitesi Siyasal Bilimler Dergisi 11, sy 2 (2023): 346-70. https://doi.org/10.14782/marmarasbd.1222300.

[38] “Karabağ’da Azerbaycan’ın önündeki engel: Mayın sorunu”. Erişim 11 Ağustos 2025. https://www.aa.com.tr/tr/dunya/karabagda-azerbaycanin-onundeki-engel-mayin-sorunu/3528011.

 

[39] Polat, Doğan Şafak. “Kafkasya’da Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan İttifakının Bölgesel Güvenliğe Etkileri”. İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 6, sy 2 (2019): 248-65. https://doi.org/10.17336/igusbd.519378.

 

[40] Özdemi̇R, Durdu Mehmet, ve Gökmen Kantar. “Şuşa Beyannamesi’nin Önemi ve Olası Etkileri”. MANAS Sosyal Araştırmalar Dergisi 12, sy 2 (2023): 733-44. https://doi.org/10.33206/mjss.1221730.

[41] “TÜRKİYE’NİN EV SAHİPLİĞİNDE 3+3 PLATFORMU’NUN ÜÇÜNCÜ TOPLANTISI GERÇEKLEŞTİ”. Erişim 11 Ağustos 2025. https://avim.org.tr/tr/Yorum/TURKIYE-NIN-EV-SAHIPLIGINDE-3-3-PLATFORMU-NUN-UCUNCU-TOPLANTISI-GERCEKLESTI.

[42] Azerbaijan. “Baku-Tbilisi-Ceyhan pipeline | Who we are | Home”. Erişim 14 Ağustos 2025. https://www.bp.com/en_az/azerbaijan/home/who-we-are/operationsprojects/pipelines/btc.html.

 

[43] Proje, Yüksel. “Yüksel Proje - Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP)”. Yüksel Proje. Erişim 18 Ağustos 2025. https://www.yukselproje.com.tr/projeler/trans-anadolu-dogalgaz-boru-hatti-tanap.

[44] “TANAP - Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi”. Erişim 18 Ağustos 2025. https://www.tanap.com/en/route-above-ground-installations?utm_source=chatgpt.com.

[45] “Zengezur Koridoru: Yeni Ticaret Damarı ve Küresel Dengelerin Değişen Rotası”. Satınalma Dergisi, 15 Ağustos 2025. https://satinalmadergisi.com/zengezur-koridoru-yeni-ticaret-damari-ve-kuresel-dengelerin-degisen-rotasi/.

[46] Uluslararası Politika Akademisi – (UPA) – BEYAZ SARAY GÖRÜŞMELERİ VE ZENGEZUR KORİDORU ANLAŞMASININ BÖLGESEL VE KÜRESEL ETKİLERİ. t.y. Erişim 20 Ağustos 2025. https://politikaakademisi.org/2025/08/09/beyaz-saray-gorusmeleri-ve-zengezur-koridoru-anlasmasinin-bolgesel-ve-kuresel-etkileri/.

[47] “Kafkasya’da jeopolitik satranç: Zengezur Koridoru ve değişen dengeler”. Erişim 20 Ağustos 2025. https://www.aa.com.tr/tr/analiz/kafkasya-da-jeopolitik-satranc-zengezur-koridoru-ve-degisen-dengeler/3641707.

[48] Uluslararası Politika Akademisi – (UPA) – BEYAZ SARAY GÖRÜŞMELERİ VE ZENGEZUR KORİDORU ANLAŞMASININ BÖLGESEL VE KÜRESEL ETKİLERİ. t.y. Erişim 20 Ağustos 2025. https://politikaakademisi.org/2025/08/09/beyaz-saray-gorusmeleri-ve-zengezur-koridoru-anlasmasinin-bolgesel-ve-kuresel-etkileri/.

 


© 2009-2025 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 
Uygulamalı Eğitim Programı Raporları

AVİM’de tüm yıl boyunca Uygulamalı Eğitim Programı (UEP) devam etmektedir. Avrasya bölgesine dair çalışmalara ilgi duyan adaylar, bu programa kısa veya uzun dönemli katılımlar için başvuruda bulunabilirler.

Bu sayfada AVİM Uygulamalı Eğitim Programı katılımcılarının hazırlamış oldukları raporlardan bazı örnekler yayınlanmaktadır. Yayınlanan raporlar yalnızca yazarlarının görüşlerini temsil etmektedir ve bu raporların AVİM için bağlayıcılığı bulunmamaktadır.

Traineeship Program Reports

The Traineeship Program at AVİM is offered throughout the year. Applicants are expected to possess a high interest in Eurasian affairs. Applications for the program may be made either for the short or the long term. 

Some examples of the reports prepared by Traineeship Program participants are published on this page. These reports solely reflect the views of their authors and are not binding for AVİM.